Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: Yahya Şenol Ramazan ve Oruç

Ramazanın başlangıcı hilal ile mi, yoksa hesap ile mi tespit edilir?

Ramazan kamerî aylardandır. Yani başlangıç ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenir. Bu sebeple miladi takvime göre her yıl bir önceki yıla göre on veya on bir gün önce gelir. Bu yüzden bazen kışın, bazen yazın oruç tutulur.

Kamerî aylar ya 29 ya da 30 gün sürer. Bu ayların başlangıç ve bitişleri, yapılan hilal gözlemleriyle tespit edilir. İçinde bulunulan kamerî ayın 29. günü güneşin batmasından sonra ertesi ayın hilali gözetlenir. Bu yeni hilal, güneşin batmasından bir müddet sonra battığı için dikkatli bir gözlem gerektirir. Batı ufkunda toz, duman, bulut vs. olursa gözlem yapmak çok güç ve hatta imkânsız olabilir. Hilal görülemediği takdirde içinde bulunulan ay 30 güne tamamlanır. Artık 30. günün akşamı hilali gözetlemeye gerek yoktur. Çünkü hiçbir kameri ay 30 günden fazla sürmez.

Ramazan ayının başlangıç ve bitişi ile ilgili olarak Nebîmizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“(Ramazan) hilalini görünce oruca başlayın, (Şevval) hilalini görünce orucunuza son verin. Eğer buluttan dolayı hilal görülmezse Şaban ayını 30’a tamamlayın.” (Buhârî, Savm, 11; Tirmizî, Savm, 3, 5)

Bir başka hadis ise şöyledir:

“Biz ümmî bir milletiz, yazmayı ve hesabı bilmeyiz. Ay (par­makları ile işaret ederek) şöyle, şöyle, şöyledir.” (Ebû Dâvûd dedi ki, râvî) Süleyman üçüncü işarette bir parma­ğını yumdu, yani (ay) yirmi dokuz veya otuzdur.” (Buhârî, Savm, 11, 13; Müslim, Sıyâm,  4, 10, 12, 13, 15)

Nebîmiz zamanında ayın hareketlerini hesaplayacak uzman bilim adamları olmadığı için o, tek çare olarak hilalin gözetlenmesi gerektiğini söylemiştir. Yoksa oruca başlamak için de bayram yapmak için de hilali gözetlemek olmazsa olmaz bir şart değildir. Zira Allah Teâlâ: “Ay ve Güneş bir hesaba göre hareket eder.” (Rahmân 55/5) ve “Güneşi aydınlık kaynağı, ayı da ışık yansıtıcısı yapan odur. Yılların sayısını ve hesabı bilesiniz diye ay için evreler belirlemiştir. Allah bunları doğruları gösterir biçimde yaratmıştır. O bu ayetleri bilen bir topluluk için ayrıntılı olarak açıklamaktadır.” (Yunus 10/5) buyurarak gözleme değil; hesaba dikkatlerimizi çekmiştir. Buna göre artık günümüzde kamerî ayların başlangıç ve bitişleri uzman bir topluluk tarafından hesaplama yapılarak tespit edilmelidir. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda hesabı dikkate dikkat alarak Kur’an’ın gösterdiği yönde doğru bir uygulama yapmaktadır. O yüzden ayların başlangıcı konusunda gönül rahatlığıyla Diyanet tarafından hazırlanan takvime uyulabilir.

Hilal gözlemi yapmak yerine hesaba yönelmek, kutuplara yakın bölgelerde yaşayan Müslümanlar için de bir zorunluluktur. Çünkü o bölgelerde mevsimlere göre bazı zamanlarda Güneş hiç doğmamakta, bazen de hiç batmamaktadır. Güneşin batmadığı zamanlarda hilali görmek ise imkânsızdır. Bu da ayların başlangıç ve bitişinin hesapla belirlenmesi açısından oldukça önemli bir husustur.

Konuyla ilgili başka önemli bir bilgi için de lütfen aşağıdaki bağlantıyı tıklayın:

www.fetva.net/oruc/dunyanin-herhangi-bir-yerinde-hilal-gorulurse-herkes-oruca-baslamali-mi.html

KAYNAK: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 36-38.

Bununla ilgili görüntülü açıklamamızı aşağıdan izleyebilirsiniz:

Kan vermek orucu bozar mı?

Kan vermek orucu bozan hallerden değildir. Yemek, içmek ve cinsel ilişkinin bozduğu orucu vücuttan çıkan hiçbir şey bozmaz. Sahabeden Abdullah İbn Abbâs, Resûlullâh’ın ihramlı ve oruçlu iken kan aldırdığını bildirmiştir. (Buhârî, Savm, 32; Ebû Dâvûd, Sıyâm, 29; Tirmizî, Savm, 61)

Hadisten anlaşıldığına göre oruçlu olmak da ihramlı olmak da kan vermeye engel değildir.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 105-106.

Oruçluyken âdet gören kadının orucu bozulur mu?

Hayır, bozulmaz. Oruçluyken âdet olan bir kadın orucuna devam etmelidir. Eğer gerçek manada hasta oluyorsa yani âdeti ciddi manada kendisine sıkıntı veriyorsa o takdirde orucunu bozabilir, daha sonra gününe gün kaza eder. Ama böyle bir durum yoksa orucuna devam etmelidir. Yaygın kanaatin aksine âdet hali oruca engel değildir.

Ramazanda bütün bir ayı oruçlu geçirmek için âdet geciktirici ilaç kullanılmasına kesinlikle gerek yoktur. Zira ilaç kullanıp âdeti geciktirmek kadının bünyesine zarar verir, fıtratını bozar.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 106-107.

Geniş bilgiye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/adetli-kadinlar-ramazanda-oruc-tutabilirler-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/iftara-10-dakika-kala-adet-goren-kadinin-orucu-bozulur-mu.html

Susuzluktan dolayı güçsüz düşenler oruçlarını bozabilirler mi?

Allah Teâlâ sadece hasta ve yolcuların oruç tutamayacağını bildirmiştir. Bunun dışında kalan kimlerin oruç tutmaması veya tuttukları orucu bozması diye bir şey söz konusu olamaz.

Sıcaktan, açıklık veya susuzluktan dolayı gün içinde hastalanan olursa onlar Ramazandan sonra gününe gün kaza etmek şartıyla oruçlarını bozabilirler.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 106.

Aşağıdaki linklerde bulunan soru-cevapları da okumanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/asiri-sicak-ve-uzun-gunler-oruc-tutmaya-engel-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/hastaliktan-dolayi-bozulan-orucun-yerine-kac-gun-oruc-tutulur.html

Oruçluyken günü uykuda geçirmekte bir sakınca var mıdır?

Oruçluyken uyumakta bir sakınca yoktur. Fakat uykuda olduğunuz zaman sabah, öğle ve ikindi namazlarını kılmazsanız büyük günah işlemiş olursunuz! Bu yüzden sahurdan sonra namazları kaçıracak şekilde kesintisiz uyumanız caiz değildir. Ama arada kalkar, namazları vaktinde kılarsanız günü uykuda geçirmenizde bir sakınca olmaz.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 110-11.

Oruç tutamayan bir kadının iş yerinde yemek yemesi caiz midir?

Kadınlar âdetli oldukları günlerde oruç tutmalıdırlar. Çünkü âdet, oruca engel değildir. Fakat âdetli olduklarında kendilerini oruç tutamayacak kadar rahatsız hissedenler hasta hükmünde olurlar. Onlar, hastalara tanınan ruhsatı kullanarak oruç tutmazlarsa Ramazandan sonra bu oruçlarını kaza ederler.

Âdet döneminde oruç tutamayacak kadar kendini hasta hisseden bir kadın, hastalara tanınan ruhsattan yararlanarak işyerinin yemekhanesinde yemeğini yiyebilir. Bunda herhangi bir sakınca olmaz.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 112-113.

Ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linki de tıklayın:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/adetli-kadinlar-ramazanda-oruc-tutabilirler-mi.html

Ramazan geceleri karı koca ilişkisi serbest midir?

Ramazan ve Kurban Bayramlarında veya cuma gecesi, Ramazan geceleri gibi gecelerde eşler arasında cinsel ilişki yasak değildir. Eşler arasında cinsel ilişkinin yasak olduğu dönemler; kadının âdetli veya lohusa olduğu günler, hac ve umre için ihramlı bulunulan günler ve itikâfta bulunulan günlerdir. Bunların haricinde cinsel ilişki için herhangi bir “özel gün” yasağı yoktur.

Ramazan gecelerinde karı-koca ilişkisinin serbest olduğuna dair Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Oruç gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz…” (Bakara, 2/187)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 108.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/dini-bayramlarda-esler-arasinda-cinsel-iliski-yasak-midir.html

Susuz içilen haplar orucu bozar mı?

Susuz da olsa hap içmek orucu bozar. Oruçla ilgili ayetlere bakıldığında hasta olanların oruçlarını tutmayabilecekleri, daha sonra iyileştiklerinde tutabilecekleri belirtilmiştir. Siz de öyle yapın. Doktorunuzun talimatı ile mutlaka hap içmeniz gerekiyorsa oruç tutmaz, iyileştiğinizde tutamadığınız oruçları gününe gün tutarsınız. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“(Size yazılan o oruç) sayılı günlerde tutulur. Sizden kim hasta veya yolculuk halinde olursa tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Orucu tutabilecek olanların bir çaresizi doyuracak kadar fidye (fitre) vermesi de gerekir. Kim bir iyiliğin fazlasını yaparsa onun için iyi olur. Oruç tutmanızın ne kadar iyi olduğunu bilseniz, (hasta ve yolcu olmanıza rağmen) tutarsınız.” (Bakara, 2/184)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 101.

İstanbul’da oruca başlayan kişi Ankara’da hangi ezanla iftar eder?

Oruca imsak vaktiyle başlanır, akşam güneşin batışı ile birlikte iftar edilir. Buna göre kişinin oruca hangi şehirde başladığı değil de iftar vaktinde nerede bulunduğu önemlidir. İstanbul’da sahura başlayan kişi güneş battığında nerede bulunuyorsa bulunsun iftar eder, İstanbul’un iftar saatini beklemez.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 114.

Ramazanda lokantaların açık tutulması caiz midir?

Yemek satan işletmelerin Ramazanda kapatılması şart değildir. Evet, gücü yeten her Müslümanın Ramazan ayında oruç tutması farzdır. Fakat hasta veya yolcular oruç tutmayabilirler. Yaşları küçük olduğu için henüz kendilerine orucun farz olmadığı çocuklar, oruç tutamayacak kadar yaşlı olan insanlar ve gayrimüslim vatandaşlar da Ramazanda oruçlu değildirler. Dolayısıyla onların istifade edebilmeleri için lokanta vs. gibi işletmelerin Ramazanda açık bulundurulmasında herhangi bir sakınca yoktur.

Ramazanda kesin olarak yasak olan, hiçbir meşru mazereti olmayan Müslümanların yemesi-içmesidir. Kimseye zorla oruç tutturulamayacağı, insanlara oruç tutup tutmadıkları ve Müslüman olup olmadıkları sorulamayacağı gibi mazeretsiz yere oruç tutmayanların da bu gibi yerlerde yemek yemesinden işletme sahibi sorumlu olmaz.

Burada başka bir şeye dikkat çekmek istiyoruz: Müslüman olup da hastalık veya yolculuk gibi meşru mazereti olmadığı halde oruç tutmayanların kamuya açık yerlerde, halkın gözü önünde yemek yemesi öncelikle Allah’a isyan anlamı taşır. Zira böyle yapmakla Allah’ın kesin bir emrini yerine getirmemektedirler. Bunun yanı sıra oruç tutanlara saygısızlık ettiklerini de unutmamaları gerekir. Bazı gayrimüslim ülkelerde ve hatta ülkemizde gayrimüslimlerin Ramazan ayında Müslümanlara saygısızlık etmemek için özel çaba sarf ettikleri ortadayken bu gibi kişilerden oruç tutanlara en azından bir gayrimüslim kadar saygı göstermeleri beklenir.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 113-114.

Oruç tutmayanlara iftar yemeği verilir mi?

İftar öncelikle oruçlular içindir. Dolayısıyla akrabalarınızdan, yakın dostlarınızdan veya komşularınızdan oruç tutup da iftar yemeği verecekleriniz varsa önce onları çağırmalısınız. Fakat keyfi olarak da olsa oruç tutmayan yakınların bu sofrada bulunmasını yasaklayıcı herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Din bize uymaz, biz dine uymak zorundayız. Dine uymak istemeyen kişi, zorla uydurulmaz. Bu sebeple oruç tutmayanları da iftar sofranıza davet edebilirsiniz. Bu vesile ile gereken uyarıları yapmanız da iyi olur.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 114-115.

Cünüplük halinde oruç tutulabilir mi?

Cünüplük hali oruca engel bir durum değildir. Âişe ve Ümmü Seleme Validelerimiz, Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in de zaman zaman cünüp olarak uyandığını ve imsak vakti girdikten sonra sabah namazını kılmak için gusül abdesti aldığını haber vermişlerdir. (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Sıyâm, 75 (1109); Tirmizî, Savm, 63)

Dinimize göre herhangi bir sebepten dolayı cünüp olan yani gusül abdesti alması gereken bir kişi en fazla bir namaz vakti kadar süre cünüp olarak bekleyebilir. Bundan daha fazla bir süre beklemesi caiz değildir. Gece gusül abdesti alınması gereken bir durumdayken yatıp uyumakta bir sakınca yoktur. Fakat sabah namazını vaktinde kılmak farz olduğu için güneş doğmadan önce mutlaka uyanmak ve namaz kılmak için gusül abdesti almak gerekir.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 107.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayın:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/banyo-yapmak-orucu-bozar-mi.html

Sabah namazını ezan okunur okunmaz kılabilir miyiz?

Şu an ülkemizde bulunan takvimlerdeki imsak vakti, gerçek vaktinden önce gösterilmektedir. Bu farklılık, mevsimlere ve bölgelere göre de değişkenlikler göstermektedir.

Allah Teâlâ “Fecrin olduğu tarafta ak çizgi kara çizgiden size göre tam seçilinceye kadar yiyin, için” (Bakara, 2/187) buyurmuştur. Sabahleyin doğuda, aydınlığın ufuk çizgisi boyunca uzamaya başlaması ile imsak vakti girer. Bu saatte ufka bakan kişi ile ufuk arasındaki kara parçası siyah bir hat gibi olur. Gökyüzü aydınlanmaya başladığı için ufuk çizgisi net olarak gözükür. Oruç tutacak kişi bu saatten itibaren yemeyi içmeyi bırakmak zorundadır. Bu, sabah namazının da ilk vakittir. Şu an yaygın olan takvimlerdeki imsak vaktinde böyle bir aydınlanma oluşmamaktadır. Dolayısıyla bu vakitten önce sabah namazı kılınamaz.

Bulunduğunuz bölgenin imsak ve namaz vakitlerini imsakiye.suleymaniyetakvimi.com/ sitesinden öğrenebilir, aylık takviminizi oradan indirebilirsiniz. Bunun yanı sıra Google Play ve Apple Store’dan Süleymaniye Takvimi uygulamasını cep telefonu veya tabletinize indirerek ona göre hareket edebilirsiniz.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 111.

Fitil kullanmak orucu bozar mı?

Fıkıh ve ilmihal kitaplarına göre fitil kullanmak orucu bozar. Fakat oruç “yemek, içmek ve cinsel ilişkiden uzak kalmak” şeklinde tarif edilmiştir. Fitil kullanmak ne yeme ne de içme sayılır! Tedavi maksatlıdır ve ağız – burundan vücuda girmemektedir. Bu açıdan biz orucu bozmayacağı kanaatindeyiz. Fakat fitilin kullanım amacını da dikkate almak gerekir. Eğer gerçekten bir hastalığın tedavisi içinse problem olmaz. Fakat kişiye kuvvet verici, gıda sağlayıcı bir fitilse o zaman bundan kaçınmak gerekir.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 103.

İftarı neyle açmak gerekir? Su ile mi hurma ile mi?

Konuyla ilgi hadislere ve Nebîmizin uygulamasına bakıldığında bulabilenlerin hurma ile, bulamayanların ise su ile iftar etmeleri tavsiye edilmiştir.

Selmân İbn Âmir ed-Dabbî radıyallâhu anh’tan rivayet edildiğine göre Nebîmiz şöyle buyurmuştur:

“Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa su ile iftar etsin. Su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Savm, 21; Tirmizî, Zekât, 26, Savm, 10; İbn Mâce, Sıyâm, 25)

Enes radıyallâhu anh dedi ki: Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem akşam namazından önce bir kaç taze hurma ile orucunu açardı. Taze hurma bulamazsa kuru bir hurmacıkla iftar ederdi. Kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su içerek iftar ederdi. (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Savm 10)

Burada dikkat edilmesi gereken nokta hurma ile oruç açmanın şart olmadığıdır. Bu sadece bir tavsiyedir.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 115.

Resûlullâh Efendimiz iftardan sonra nasıl dua ederdi?

Muâz b. Zuhre; Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellemin iftar ettiği zaman şöyle dua ettiğini haber vermiştir:

“Allahım! Senin için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.”

Dârekutnî’nin ve Taberânî’nin el-Mü’cemu’l-Kebîr’inde İbn Abbâs’tan rivayet ettikleri haber şu şekildedir:

“Resûlullâh iftar ettiği zaman ‘Allahım! Senin için oruç tuttuk, senin rızkınla orucumuzu açıyoruz. Onu bizden kabul et. Sen işitir ve bilirsin’ derdi.

İbnüs-Sünnî, Muâz b. Zühre’den şöyle rivayet etmiştir: Resûlullâh “Allah’a hamd ederim. O bana yardım etti, oruç tuttum, rızık verdi, iftar ettim” derdi.

Abdullah b. Amr b. el-As’tan da Resûlullâh’ın şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir:

“Oruçlunun iftar esnasındaki duası şudur: Allahım! Senden her şeyi kuşatan rahmetinle günahlarımı bağışlamanı isterim.” (Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Necat Akdeniz, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1989, c: 9, s. 203.)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 115-116.

Ezan okununca yemeğe mi başlayacağız, yoksa namazı mı kılacağız?

Önce iftar edilip arkasından akşam namazının kılınması daha iyidir.  Bununla ilgili olarak Nebîmizin şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

“Eğer birinizin önüne akşam yemeği konulmuş, bu sırada da akşam namazına kamet getirilmiş ise siz akşam yemeğine başlayın. Acele edip akşam yemeğinizi bırakmayın.” (Buhârî, Ezân, 42; Müslim, Mesâcid, 66 (559))

Buna göre işin sağlık boyutu da göz önünde bulundurulduğunda ezan okunduğunda önce iftar açılıp, çorba vs. ile kısa bir atıştırma yapıp akşam namazını kılmak, namazdan sonra yemeğe devam etmek en güzelidir. Bu sayede hem namazda zihin yemekle meşgul olmaz hem de bütün gün boş olan mide bir anda yemekle dolup vücuda rahatsızlık vermez.

İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin “Bütün yemeğimin namaz olması, bütün namazımın yemek olmasından daha makbuldür.” dediği nakledilir. O, bu sözü ile “namazda yemeği düşüneceğime, yemekte namazı düşünmeyi tercih ederim” demiş olmaktadır.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 112.