Tag: ticaret ve faiz
Fıkıhta “bey’ bi’l-vefâ (البيع بالوفاء)” diye bilinen ve faizli işleme alım-satım görüntüsü veren bu işlem caiz değildir.
“Bey’ bi’l-vefâ, bedeli iade edilince geri almak üzere bir malı satmaktır. Bu, rehin ile satışın birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir akittir. Halkın, “para faizsiz, tarla kirasız” dediği yöntemle yapılır.
Krediye ihtiyacı olan kişi tarlasını, evini veya başka bir malını peşin olarak satar; şu şartla ki, parayı ne zaman verirse malı geri alacaktır. Bu şart ya akit sırasında açıkça ifade edilir ya da önce anlaşma yapılır, sonra işlem gerçekleştirilir. Para geri gelinceye kadar müşteri o maldan yararlanır.
Diyelim ki, bir kişinin 10.000 liraya ihtiyacı var; parayı %10 ile bulabiliyor, ama bu farkın faiz sayılmayacak bir yöntemle ödenmesi gerekiyor. Eğer yıllık 1.000 lira kira getiren tarlası veya dükkânı varsa onu 10.000 liraya bey’ bi’l-vefâ yoluyla satar. Parayı geri getirinceye kadar kirayı müşteri alır. Eğer parayı getiremezse dükkân temelli müşterinin olur. Satıcının başkaca bir borcu olmaz. Bir safkada iki safka yasağı bu işlemin faiz sayılıp yasaklanmasını gerektirir.” (Abdülaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s. 70-71)
Safka, eli ele vurma anlamına gelir. Akit yapanlar, sözleşmeyi tamamladıklarını göstermek için böyle yaptıklarından akit anlamında kullanılır. Allah’ın Elçisi bir safka içinde iki safkayı yasaklamıştır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/398)
Bu, bir akit içinde iki akdin yasaklanmasıdır. Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Allah’ın Elçisi bir satış içinde iki satışı yasaklamış (Tirmizî, Buyû’, 18) ve şöyle demiştir:
“Kim bir satış içinde iki satış yaparsa ya bedellerin düşüğünü alır ya da faize girer.” (Ebu Davud, Buyû’, 55)
Bey’ bi’l vefâ hakkında daha geniş bilgi için bkz: (Bayındır, Ticaret ve Faiz, s: 218-225)
Gayrimenkulle ilgili bütün özellikler projede ileride haksızlık ve anlaşmazlığa yol açmayacak şekilde belirlenirse, fıkıhtaki İstisna (sipariş) akdi kuralları doğrultusunda böyle bir işlem caiz olur.
“İstisna bir sipariş akdi, bir malın üretimi için imalatçıyla yapılan anlaşmadır. (…)
İleri bir tarihte teslim alınacak veya üretilecek bir malın bedelinin tamamen veya kısmen ödenmesi fiyatı ucuzlatır. Peşin 100 lira olan bir malın iki ay vadeli fiyatı 110 lira olursa, bedelin tamamının iki ay önceden verilmesi halinde fiyatı 90 lira civarında olabilir. Burada da bir mal alımı yapıldığı için faizli işlemden söz edilemez. Ama bu, faizsiz sermaye temini yoludur.”
KAYNAK: Abdulaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s: 145-146)
Bu şekilde bir satış selem şeklinde olursa caizdir.
“Selem, para peşin, mal veresiye olmak üzere yapılan satıştır. Burada işlem, veresiye satışın tam tersine yürür. Malın miktarının, özelliklerinin, teslim yerinin ve teslim tarihinin akit sırasında tespit edilmesi şarttır. Şartlarına uygun olarak yapılan bir selem akdi ile ileri bir tarihte üretilecek mallar şimdiden satılmış ve bedeli nakit olarak alınmış olur.
İbn Abbas şöyle dedi: “Allah’ın Elçisi Medine’ye geldiğinde insanlar iki yıllık, üç yıllık hurma mahsulünü önceden satarlardı. Dedi ki:
“Kim bir şeyi önceden satarsa ölçüsü belli, tartısı belli, vâdesi belli olsun.” (Buhârî, Selem, 2.)
KAYNAK: Abdulaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s: 149)
Sorunuzla ilgili olarak Ticaret ve Faiz adlı kitabımızda yer alan aşağıdaki bilgileri okumanızı tavsiye ederiz:
“Belli mallar tüketici kredisiyle de vadeli olarak da alınabilir. Tüketici kredisinin daha hesaplı olduğu iddia edilerek deniyor ki:
“Otomobili tüketici kredisi ile alırsam banka adıma kredi tahsis eder ve parayı satıcıya verir. Ben de krediyi, bankaya taksit taksit öderim. Alınan borçla yapılan ödeme arasında bir fark doğar. Benzeri fark veresiye satışta da doğar. Neticede veresiye satanın da bankanın da yaptığı finansman sağlama işlemidir. Helâl ise her ikisi de helâl, haramsa her ikisi de haram olmalıdır.”
Tüketici kredisi, bankadan alınan borçtur. Onun üzerine yapılan her ilave faizdir. Otomobili kredi ile alınca iki işlem yapılmış olur. Birincisinde bankadan mesela 15.000 lira borç alınır ve 17.000 lira borçlanılır. Bu, açıkça faizdir. İkinci işlemde otomobil peşin 15.000 liraya alınır.
Vadeli alımda ise peşin fiyatı 15.000 lira olan otomobil 18.000 liraya alınmış olur. Bunda faiz yoktur.
Vadeli alım
Otomobil bedeli |
18.000 TL |
Toplam borç | 18.000 TL |
Kredili alım
Otomobil bedeli | 15.000 TL |
Bankadan alınan kredi | 15.000 TL |
Bankaya ödenecek faiz | 2.000 TL |
Toplam borç | 17.000 TL |
Örneğimizde otomobil, faizli borçla daha ucuza alınmıştır. Ucuzluk – pahalılık ayrı, faizli olup olmamak ayrıdır.
Konuyu bir de şöyle anlatalım. Aynı marka ve aynı model birer otomobil almak için Ahmet ile Mehmet birlikte bir oto galerisine giderler. Otomobilin peşin fiyatı 15.000 lira. Ahmet onu, bir yıl vadeli 18.000 liraya alır. O sırada Hasan gelir; Mehmet’e “15.000 lira vereyim, otomobili peşin al, bana bir yıl içinde 16.000 lira öde” der; Mehmet de kabul eder ve otomobili peşin 15.000 liraya alır. Bunun faizli borç olduğu açıktır. Ama otomobili Hasan alıp Mehmet’e satsaydı faiz olmazdı.
Deniyor ki:
“Asıl mesele finansman sağlamak değil midir? Hasan otomobili kendi adına alıp satsa bile onun niyeti otomobil almak değil, finansman sağlamaktır. Esas burayı aydınlatmak gerekir. Evet, burada şeklen bir farklılık var, ama işin aslı itibariyle faizli işlemle bunun arasında bir fark yokmuş gibi gözüküyor. İki şahıstan biri otomobili, ticarî yoldan daha pahalıya, diğeri faizli dediğimiz yoldan daha ucuza almış oluyor. İşin aslı bir araba almaktır. Bu bir hukukî fark gibi gözüküyor; ikisi arasında temel bir fark var mıdır?”
Hukukî fark, temel farktır. O fark bu iki şeyi ayırmakta, birine alım satım, diğerine de faizli işlem denmesine sebep olmaktadır. Bu basit bir fark olmadığı için bankalar taşıt kredisi verme yerine taşıt satışı yapamazlar. Çünkü o zaman kredi kurumu değil, ticari kurum olurlar. Bu onların ne yapısına ne de işleyişine uyar.
“İşin aslı bir araba almaktır.” deniyor. Doğru, ama biri faizli yoldan, diğeri de faizsiz yoldan almaktır. Mesela bir elma ağacının yanına iki kişi gelse, biri kabını doldurup gitse, diğeri ağacın sahibinden izin aldıktan sonra kabını doldursa, birincisi hırsız sayılıp cezalandırılır, ama ikincisine bir şey denemez. Bu hırsızlık olayı, “İşin aslı elma yemektir.” denerek savunulamaz.
Hukukî fark, temel fark olduğu için, otomobillerde bir kusur ortaya çıksa ve geri verilse, onu veresiye alan, ödediği peşinatı, taksitleri ve imzaladığı senetleri alır ve işi bitirir. Diğeri sadece 15.000 lirayı alır, ama faizli borcu devam eder. Otomobili Hasan veya banka alıp Mehmet’e satsaydı; “Otomobil almaya niyetim yoktu, onu senin için aldım.” deyip geri almazlık edemezdi.
Bir de vadeli satışlarda fiyat farkının, geçerli faiz hadlerine göre hesap edildiği öne sürülüyor. Malını vadeli satan herkes, vade farkı isterken bir hesap yapar. Hesabı, faiz hadlerini dikkate alarak yapmanın bir zararı olmaz. Sonuçta satıcı müşteriye bir fiyat teklif eder. Müşteri bu fiyata razı olursa satış olur, yoksa olmaz. Yani burada yapılan, faizli borç verme değil mal satışıdır.” (KAYNAK: Abdulaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s. 147-149.)
NOT: “Ticaret ve Faiz” adlı kitaba aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
www.suleymaniyevakfi.org/hizmetlerimiz/Kitaplarimizi-indirin.html
Bankalar, çeşitli yollarla elde ettikleri mevduatı, bazı kişi ve kuruluşlara kredi şeklinde tahsis eden; sermaye, para ve kredi ile ilgili her türlü işlemi yapan mali aracılardır. Çalışmalarında iki temel hedefleri vardır:
1- Bankacılık hizmetleriyle gelir ve itibarlarını artırmak.
2 – Faizli işlemler yapmak
A- Bankacılık Hizmetleri
Bankacılık hizmetleri; havale, çek kullandırma, kredi mektubu ve kredi kartı hizmetleri, mevduat kabulü, senet tahsili, iskonto (indirim) ve reeskont (tekrar indirim) işlemleri, teminat mektubu verme, emanet kabulü, akreditif açma vs.dir. Bu hizmetlerin büyük bir bölümü, bir ücret karşılığında faizsiz olarak yürütülebilir. Bankalar para, altın, gümüş ve menkul kıymetlerin alım satımını da yaparlar.
Bankacılık hizmetlerinin çoğu, belli bir komisyon karşılığında faizsiz olarak yürütülür.
B- Faizli İşlemler
Bankanın asıl işi, parası olanlarla paraya ihtiyacı olanlar arasına girerek birinden aldığı mevduatı, diğerine faizli kredi olarak tahsis etmektir. Bunun iki ayağı vardır; biri mevduat, diğeri de kredidir.
Kesinlikle caiz olmayan işlemler, bankanın faizli işlemleridir. Zaten bankaların asıl gelirleri bu işlemlerden gelmektedir. Bankacılık hizmetlerine dâhil olan pos makinesi veya kredi kartı vs. den bankalar fazla gelir elde etmez, sadece yaptıkları masrafı tahsil ederler.
Konuyla ilgili geniş bilgiye sitemizde de bulunan TİCARET VE FAİZ adlı kitabımızdan ulaşabilirsiniz.
Benzer bir soru-cevabı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz: