Tag: şeytan neden kafir oldu
Kâfir, Allah’ı var ve bir olarak bilen ama onu “görmezlikten gelen” kimsedir. Kâfirlik şuurlu bir eylemdir, her kâfir kendi konumunun farkındadır. Bu sebeple hiçbiri sağlam bir gerekçeye dayanmaz. Kendini savunmak zorunda kaldı mı, gerçekleri saptırır. İblis’in yoldan çıkması ile ilgili ayetler bunun için iyi bir örnektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Sizi yaratmıştık, sonra şekil vermiştik; sonra meleklere: “Âdem’e secde edin” demiştik. Hemen secde ettiler, İblis öyle yapmadı. O secde edenler arasında yoktu.
Allah dedi ki: “Emrettiğim zaman seni secdeden alıkoyan neydi?” “Beni ateşten, onu çamurdan yarattın. Ben ondan üstünüm” diye cevap verdi.” (A’râf, 7/11-12)
İblis, Âdem’e secde etme emrinden hoşlanmamıştı. Emri verenin Allah olduğunu görmezlikten gelerek Âdem’e karşıymış gibi davrandı. Doğrudan Allah’a karşı çıkma cesaretini gösteremedi. Çünkü her şeyi Allah’a borçlu olduğunu ve kendini onun yarattığını biliyordu. Bunlar, İblis’in şu sözlerinde gizlidir:
“Ben ondan üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.” (Sâd, 38/76)
“Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem.” (Hicr, 15/33)
Hak ettiği ceza gecikmedi. Allah ona şöyle dedi:
“İn oradan! Orada büyüklenmeye hakkın yok. Defol! Sen alçağın tekisin.” (A’râf, 7/13)
İblis böyle kâfir olmuştu. Hâlbuki Allah’ın varlığından ve birliğinden şüphe etmiyordu. Ahiretin varlığını da kabul ediyordu. Çünkü kovulmasından sonra şöyle yalvarmıştı:
“Rabbim! İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana süre tanı.” (Sâd, 38/79)
Allah’ın bir tek emrini görmezlikten gelmesi, İblis’in kâfir olması için yetmişti. İnsan da öyledir; bilmediği için değil, Allah’ın emirlerini görmek istemediği için kâfir olur.
Şeytan akılsız bir varlık değildir. Allah’ın kudretinin de farkında olduğu için kovulduğunda bile O’ndan izin istemiştir. Bazı ayetlerde şeytanın Allah’tan korktuğu da ifade edilmektedir.
Fakat dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Akıllı bir varlık olmak ile aklını kullanmak aynı şey değildir. Şeytan aklını kullanmadığı ve devamında da tevbe istiğfar etmediği için o duruma düştü. Eğer duyguları yerine aklını kullanmış olup yaptığı yanlıştan sonra Allah’a tevbe istiğfar etseydi bugün o durumda olmayacaktı. Hâşâ Allah zalim değildir ki onu yoldan çıkarsın sonra da cezalandırsın!
Âdem aleyhissselam da Allah’ı çok iyi tanıyordu. Hatta ona her şeyi Allah öğretmiştir. Bu bakımdan Allah onun öğretmenliğini yapmıştır. Allah, Âdem’e sadece bir yasak koymuştu.. Ama o gitti ve Allah’ın yasağını çiğnedi. Buraya kadar onun yaptığı ile şeytanın yaptığı arasında hiçbir fark yoktur. Birisi Allah’ın emrini yerine getirmedi, diğeri ise Allah’ın yasağını çiğnedi. İkisi arasında fark sonra ortaya çıktı. Şeytan yaptığının doğru olduğu konusunda inat etti, kibirlendi ve huzurdan kovuldu. Âdem ise yaptığının yanlış olduğunu anladı ve hemen tevbe istiğfar etti; bağışlandı. Yani ikisi de ne yaptıysa kendileri yaptılar. Bunları bu işi yapmaya Allah zorlamamıştır. İşte aklı olmak ile aklını kullanabilmenin farkı burada ortaya çıktı.