Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: rabıta yapmak

Tarikat şeyhlerini aşırı derecede yücelten anlayışları nasıl karşılıyorsunuz?

Bir kimsenin Peygamber Efendimiz tarafından tayin edilmesi söz konusu olamaz. İlk halifeyi dahi tayin etmemiş olan Hz. Peygamber tutup da herhangi bir kimseyi şeyh olarak tayin etmez. Hz. Peygamber bu dünyadan ayrılmış, bize Kur’an-ı Kerim’i ve kendi sünnetini bırakmıştır. Bunlara uyanlar hak yolda, uymayanlar da sapıklıktadır.

Şeyhin resmine rabıta kurmak gibi uygulamalar Şeriatın en ağır yasağı kapsamına girer. Putperestlik böyle başlamıştır. Çünkü rabıtayı bir gönül bağı, bir sevgi bağı şeklinde değil, şu şekilde tarif etmektedirler. “Rabıta; bir müridin, mürşid-i kâmilinin ruhâniyetiyle beraber, suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal etmesi ve kalbiyle ondan yardım istemesinden ibarettir.” Allah ile kulun arasında şeyhin ruhaniyeti ne arıyor? Neden şeyh, müritlerinin Allah’ın ayetlerini düşünmelerini değil de kendini düşünmelerini istiyor. Yoksa Allah’ın dinini alet edinerek insanları kendine mi davet ediyor?

“Şeyh efendi tartışılmaz, şeyh efendi hata yapmaz” deniyor. Hz. Peygamber’in dahi hata yaptığı Kur’an ayetleriyle sabitken, şeyhin hata yapmayacağını söylemenin Kur’an’a açıkça aykırı olacağı şüphesizdir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin bizim gibi bir insan olduğunu açıkça vurgulamıştır:

“De ki, «Ben başka değil, sizin gibi bir beşerim. Sizin ilahınızın yalnızca bir tek ilah olduğu bana vahyedilmektedir»” (Kehf 18/110)

“Peygamberleri onlara demiştir ki; «Biz sizin gibi bir beşerden başkası değiliz ki.” (İbrahim, 14/11)

“Ölülerden dilek dilemek veya şeyhlerin manevi yardımını istemek”

Ölülerden dilek dilemek ancak müşriklerin yapabileceği bir iştir. Bizim ölülere bir hayrımız dokunabilir ama onların bizim için yapabilecekleri bir şey yoktur.

Şeyhlerin manevi yardımı, bize öğretmenlik yaparak öğretecekleri doğru bilgiler ve verebilecekleri nasihatler dışında olmaz. Darda kalmış kişiler, “ Ya falan!” “Ya filan!” diye bazı şeyhleri, bazı din büyüklerini yardıma çağırıyorlar ki bu da Kur’an-ı kerimin çok sayıda ayetine açıkça aykırıdır:

“Darda kalmış kişi çağırdığı zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hakimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz.” (Neml 27/62)

Allah’ın her şeye gücü yeter, ama biz aciziz. Dolayısıyla bütün isteklerimizi Allah’tan istememiz gerekir. Çünkü Allah’ın onaylamadığı bir istek, bir başkası tarafından da yerine getirilemez. Zaten Allah’tan başka tanrı edinme, bazı konularda manevi yardım görme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim böyle davranışları şirk sayar. Bir ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur:

“Belki kendilerine yardımları dokunur diye Allah’tan başka tanrılar edindiler. Ama onların yardıma güçleri yetmez. Oysaki kendileri onlar için hazır askerdirler.” (Yasin 36/74-75)

Rabıta yapmak caiz midir?

Allah Teala bize şah damarımızdan yakındır. Şah damarımızla aramıza giren her şey bizi öldürür. Araya koyacağınız aracı da sizin Allah ile ilişkinizi keser, yani inancınızı öldürür. Allah’ın nuru, öyle oluktan akarak gelen bir şey değildir.
 
Musa aleyhisselam Allah’ın cemaline bakmış değildi. Allah dağa görününce dağ yerle bir olmuş, Musa aleyhisselam da bu olay üzerine bayılmıştı.
 
Allah Teala, hâşâ yüksek gerilim hattı değildir, kendisine yaklaşanı çarpmaz! Hiç kimse de Allah’a karşı sigorta görevi yapamaz. Bunlar Allah’a yapılan iftiralardır.
 
Bu ve benzeri konular, sitemizde yer alan KUR’AN IŞIĞINDA TARİKATÇILIĞA BAKIŞ adlı kitapta incelenmiştir. Oraya bakmanızı tavsiye ederiz.