Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: namazda şeytan vesvesesi

Bir kadın erkeklere imamlık yapabilir mi?

Na­mazda huşû çok önemlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Namazlarında huşû içinde olan mü­minler umduklarına kavuşacaklardır.” (Mu’minûn, 23/1-2)

Huşû, kişinin Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle tevazu gös­terip boyun eğmesini ifade eder. Bu yüzden gerek kıyamda ve gerekse namazın diğer bölümlerinde huşûya engel olacak şeylerden uzak durmak gerekir. Bir kadının erkeklerin önünde imamlık yapması hem onun için, hem de arkasında bulunan cemaat için huşûya engel teşkil eder. Bu, şeytana arayıp da bulamadığı fırsatlar verir. Zira şeytan, bulunduğu yerden kovulup kıyamete kadar yaşama sözü alınca Allah Teâlâ’ya şöyle demişti:

“…. And olsun ki ben de onlar için, senin doğru yolunun üzerinde oturacağım.

Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağla­rından, sollarından sokulacağım. Onların çoğunu sana şükreder bulamayacaksın.” (Arâf, 7/16-17)

Namaz kılmakta olan kişi, doğru yolda olacağından şeytan hemen göreve başlar. Namaz kılanlar, onun kendilerine ne vesveseler verdiğini gayet iyi bilirler. Kadının imam olması halinde o, yeni vesvese imkânları elde eder. Kadında da erkekte de artık huşu kalmaz. Bu sebepten dolayı Nebîmiz sallallahu aleyhi ve sellem mescitte saf düzenini önce erkekler, onların arkasında erkek çocukları, sonra kadınlar ve kız çocukları olacak şekilde tanzim etmiştir. (Bkz: Buhârî, “Salât”, 20, Ezân, 78, 161, 164; Müslim, “Mesâcid”, 266-268, (658-660); Muvatta, “Kasru’s-Salât”, 31; Ebû Dâvud, “Salât”, 71; Tirmizi, “Salât”, 173; Nesâî, “Mesâcid”, 43)

Ebû Dâvûd başta olmak üzere bazı hadis, tabakat ve tefsir kaynaklarında Ümmü Varaka adlı sahabi bir hanımın erkeklere imamlık yaptığı ve ona bu iznin bizzat Nebîmiz tarafından verildiği rivayeti yer almaktadır. Fakat bu rivayet, kendisi ile amel edilemeyecek derecede zayıftır. (Bkz: Mustafa Ertürk, “Kadının Erkeklere Namaz Kıldırabileceğine Dair Bir Rivayet ve Referans Değeri”, Hadis Tetkikleri Dergisi, cilt: 3, sayı: 1, yıl:2005, s. 91-106. Makaleye şu bağlantıdan ulaşılabilir: dergipark.org.tr/tr/download/article-file/606971)

Sırf bu kaynaklarda yer almasına bakarak bu zayıf rivayete dayanmak ve kadının erkeklere imamlık yapabileceğini söylemek mümkün değildir. M. Ertürk yukarıda adı geçen araştırmasının sonuç bölümünde şu tespitlerde bulunmuştur:

“Gerek naklediliş biçimi gerekse seneddeki râvilerin durumu açısından Ümmü Varaka rivayeti sahih veya hasen hadisin şartlarını taşımamaktadır. Sahih veya hasen hadisin şartlarını taşımayan rivayet ise zayıf hadis kategorisine girmektedir.

Metnin muhtevasına gelince, geçmişte kimi âlimler isnadının durumunu hiç dikkate almayarak bu haberi fıkhî meselelerde tartışma konusu yapmışlar, kimileri de isnadının zayıf olduğunu söyleyerek sadece nakletmekle yetinmişlerdir. Bununla beraber rivayetin muhtevasının genel kabul gören anlayışın ve uygulamanın tam tersine olduğunu, cemaatle kılınan namazlarda kadının erkeklerin önünde değil, arka saflarda bulunması gerektiğine dair çok sayıda sahih rivayetin yer aldığını belirten âlimler bu habere itibar etmemişlerdir. Sadece Ebû Sevr, Müzenî ve Taberî’nin naklettiğimiz rivayeti esas alarak kadının da erkeklere imam olabilmesinin câizliğine dair görüşler ileri sürmesi, biraz önce belirttiğimiz gibi, isnad çerçevesinden bakıldığında sağlam bir zemine dayanmayan bir rivayetten kaynaklanmaktadır. Zemini sağlam olmayan bir rivayeti itibara almanın ve onun İslâmî açıdan uygulanabilir bir özelliğe sahip olduğunu söylemenin bir değer ifade etmediği gayet açıktır.

Sonuç olarak isnadı şüpheli ve sorgulanabilir bir rivayet, sadece ‘falan hadis kaynaklarında geçiyor’ düşüncesiyle ve anlayışıyla sahih ve doğru kabul edilerek günümüzde bir problem olarak çıkarılan/çıkarılacak olan ‘kadının erkeklere imam olabilmesi’ meselesine mesned teşkil edecek kadar sağlam bir zemine dayanmamaktadır. Değer açısından bakıldığında, gerek isnadı sağlam zemine dayanmayan gerekse pratikte uygulaması olmayan bir rivayetin İslâmî bir delil/hüccetmiş gibi gösterilerek pratiğinin de İslâmî olduğunu savunmanın bilimsel bir değer taşımadığı da kesinlik kazanmaktadır. Eğer böyle bir uygulama yapılacaksa bunun İslâm’ın değil, modernizmin öngördüğü ‘dinin sekülerleştirilmesi’ veya bir başka ifadeyle ‘dinin Protestanlaştırılması’ gayesine yönelik olduğu bilinmelidir.” (Mustafa Ertürk, “Kadının Erkeklere Namaz Kıldırabileceğine Dair Bir Rivayet ve Referans Değeri”, Hadis Tetkikleri Dergisi, cilt: 3, sayı: 1, yıl:2005, s. 106)

NOT: Kadının kadınlara imamlık yapması ile ilgili olarak aşağıdaki linkte yer alan cevamızı da okumanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadin-kadinlara-imamlik-yapabilir-mi.html

İnsan niçin namazdayken namazı unutur? Gaflete düşer?

Namaz kılan kişi, doğru yolda olduğu için şeytan onun önüne geçip namazını unutturabilir. Bu, Mâûn Suresindeki ayetin kapsamına girmez. Orada “an salâtihim sâhûn” (namazlarının farkında olmazlar) buyurulur, “fî salâtihim sâhûn” Yani “Namaz kılarken onun farkında olmazlar.” buyurulmaz. Bu sebeple namazın farzları, vacipleri ve sünnetleri arasında, içine vesvese getirmemek diye bir görev yer almaz. Çünkü buna kimsenin gücü yetmez.

Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

Namazda huşû nasıl olmalı?

Namaz kılarken kendimi veremiyorum. Ne yapmalıyım?

Namaz kılarken akla değişik düşünceler gelmesi, zihnin dağılması olağandır. Bu, peygamberlerin başına bile gelmiştir. Çünkü şeytan, doğru yolda olanlarla uğraşır. Namazını kılmayan, ibadetlerini yerine getirmeyen kısaca Allah yolunda olmayanlarla şeytanın işi olmaz. Namaza kararlılıkla devam ederseniz bunlar zamanla azalır. Aşağıdaki linkte yer alan röportajımızı okuyun. İçiniz rahatlayacaktır:

www.suleymaniyevakfi.org/elestiriler/altinoluk-dergisinin-roportaji.html