Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: müminlerin anneleri

Aişe Validemiz dokuz yaşındayken mi Resûlullâh ile evlendi?

Öncelikle bu gibi konuda onlarla tartışmaya girmemenizi tavsiye ederiz. Zira onlar bu gibi konuları anlayamadıkları için iman etmiyor değiller ki! Onların amacı, bu gibi tuzak sorularla iman etmiş bireylerin akıllarını karıştırmak ve onları imandan çevirmektir. Siz ne kadar izah etmeye çalışırsanız çalışın, onlar sizin dediklerinizi dinlemezler.

Kur’an’a göre Nebîmizin eşlerinin, mü’minlerin “anneleri” olduğu ve onlarla kimsenin evlenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Bu Nebi, müminler için kendi canlarından önce gelir; eşleri de onların anneleridir…” (Ahzâb, 33/6)

“… Allah’ın elçisini üzmeye ve onun arkasından eşlerini nikâhlamaya asla hakkınız yoktur. Böyle yapmanız Allah katında ağır bir kusur olur.” (Ahzâb, 33/53)

Her ne kadar bazı hadis kitaplarında Aişe Validemizin Nebîmizle dokuz yaşındayken evlendiği ve onun vefatında 18 yaşında olduğu bildirilmekte ise de (Bkz: Buhârî, Nikâh, 38,39; Müslim, Nikâh, 70; Tirmizî, Nikâh, 18; Ebû Dâvûd, Nikâh, 32; Nesâî, Nikâh, 29; İbn Mâce, Nikâh, 13) farklı rivayetler, tarihi olaylar arası mukayese ve çıkarımlar ve tarihi kaynaklardan hareketle Aişe Validemizin zifaf yaşının 18-21 aralığında olduğuna dair tespitler vardır. Kur’an’a uygun olan da budur. Çünkü Kur’an, Arap halkının konuştuğu dil ile inmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Biz, her resûlü kendi halkının dili ile gönderdik ki onlar için her şeyi ortaya koysun. Bundan sonra Allah, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. Daima üstün ve bütün kararları doğru olan O’dur.” (İbrahim, 14/4)

Arap halkının dilinde “nikâh çağı” kavramı vardı. O kavram, buluğa ermiş ve reşit olmuş kişileri ifade ediyordu. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin. Onlarda olgunlaşma (rüşd) görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyüp geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin..” (Nisâ, 4/6)

Evlenmek için erkeğin kadına mehir vermesi gerekir. Bu, Araplarda da uygulanmaktaydı. Kadının da mehri teslim alacak durumda olması gerekir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Kadınlara mehirlerini cömertçe verin. Eğer mehir olarak verdiğinizden bir şeyi gönül hoşluğu ile size bağışlarlarsa onu da gönül rahatlığıyla yiyin.” (Nisâ, 4/4)

Buna göre Arap kültüründe de evlenmek için reşit olmak gerektiği anlaşılmaktadır. Nebîmizin Aişe Validemiz ile evlenmesi, o çağda dedikodu sebebi olmadığına göre Aişe Validemizin reşit olması gerekirdi. Reşit bir kız, bugün de istediği kişi ile evlenebilir.

Hem Aişe Validemizin evlilik yaşı hem de küçüklerin evlendirilmesi konusunda geniş bilgi edinmek için aşağıdaki linkte bulunan dersimizi izlemenizi tavsiye ederiz:

www.kurandersi.com/mukayeseli-fikih-dersleri/cocuklarin-evlendirilmesi/

Küçüklerin evlendirilmesi konusunda daha önce verdiğimiz cevabı da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kiz-cocugunun-evlendirilme-yasi-minimum-kac-olabilir.html

Reyhâne validemizin başını örtmediği bilgisi doğru mu?

Bazı zayıf rivayetlere göre Yahudi Benî Kurayza kabilesinden esir alınan Reyhâne validemizin cariye olarak kaldığı ve Müslüman olmadığı söylenmiştir. Ama gerçekte Peygamberimizin eşlerinden gayrimüslim olanı yoktur. Bir Müslüman eş üzerine gayrimüslim bir cariyeyi nikâhlamak, Nisa 25 ve Bakara 221. ayetlere göre zaten haramdır.

Reyhâne validemiz Peygamberimizin teklifi ile Müslüman olmuş, onunla evlenmiş, mehrine karşılık olarak da Peygamberimiz onu hürriyetine kavuşturmuştur. (Bkz: Hayati Yılmaz, “Reyhâne bint Şem’ûn”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 35, s: 42)

Ayrıca Ahzâb Suresi’nin 59. ayetine göre Peygamberimizin eşlerinden hiçbirisinin başının açık olması mümkün değildir. Kaldı ki o ayette “Ey Peygamber; eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: cilbablarını üzerlerine sıkıca örtünsünler.” Buyurularak örtünmeleri istenen kadınlar arasında hür-cariye ayrımı yapılmamıştır. Dolayısıyla Reyhâne validemizin hür değil de cariye olarak kaldığı kabul edilse bile “ben hür kadınlar gibi başımı örtmek istemem” dediğine dair rivayetin kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir.

Sonuç olarak Reyhâne validemiz, Peygamberimizin diğer eşleri gibi Müslüman olmuş ve yine onlar gibi başını örtmüştür.