Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: Muhammed Hamidullah

İslam savaş dini midir, yoksa barış dini mi?

İslam, sözlükte “barış yapmak”, “kurtuluşa ermek”, “boyun eğmek”, “teslim olmak”, “vermek”  anlamlarındaki Arapça “silm” kökünden türemiştir.

İslâm’ın getirmiş olduğu hükümler ve Peygamber (sav)’in uygulaması da İslam’ın bir barış, adalet dini olduğunu açıkça göstermektedir.

Peygamber (sav)’in yaptığı savaşların sebeplerini ve sonuçlarını ele almaksızın İslam’ı bir kılıç dini olarak nitelendirmenin hiçbir temeli bulunmamaktadır.

Peygamber (sav)’in savaşlarıyla ilgili bir eser kaleme alan Muhammed Hamidullah’ın bu savaşlarla ilgili değerlendirmeleri dikkat çekicidir:

“On sene süren fiili bir siyasî faaliyetten sonra son nefesini verdiği sırada O, iki milyon kilometre kareye yaklaşan bir sahada kurulu bir devlet idare etmekteydi. Rusya hariç, Avrupa büyüklüğünde ve üzerinde o zaman milyonlarca halkın yaşadığı bu geniş saha, harp meydanlarında düşman ordu saflarında maktul düşen takriben 250 insana mukabil fethedilmiştir. On senelik bu zaman neticesinde Müslümanların kaybı ise ortalama ayda bir şehit olarak hesaplanabilir. İnsan kanına verilen değer ve hürmetin bir eşine daha insanlık tarihinde rastlanamaz.”

Hamidullah, Peygamber (sav)’in savaşlarında sadece 250 düşman askerinin öldüğünün hesaplanmasını tarihi kaynaklara dayanarak şöyle açıklamaktadır:

“İbn Hişam’a göre Hz. Peygamber, Medine’den 27 sefere (gazve’ye) bizzat çıkmış ve fakat bunlardan sadece 9’unda savaş vuku bulmuştur. Birçoğu askeri maksatlarla olmasa bile sahabenin kumandası altında Medine’den çıkılan sefer yahut gönderilen askeri birliklerin adedi ise aynı kaynağa nazaran 38’dir. Bazı sefer ve gazvelerdeki zayiat hakkında malumat bulunmaması dolayısıyla aşağıya dercedilen kayıp listesi tam ve kat’i sayılamaz; bununla beraber o devrin savaşları hakkında bize kabaca bir fikir verme niteliğindedir:

 

Sefer

Düşman mevcudu

Düşman zayiatı

İslam ordusu

Şehit say.

Bedir

950

70

313

14

Uhud

3000

22

700

70

Mustalik

200 (?)

10

30 (?)

1

Hendek

12000

8

3000

6

Hayber

20000

93

1500

15

Mu’te

100.000

?

3000

13

Mekke Fethi

?

13

10.000

3

Huneyn

?

?

12.000

4

Ta’if muhasr.

?

?

12.000

12

Toplam

 

216

 

138

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yukarıda verilen rakamlara, Raci’ ve Bi’r Ma’ûna’da haince katledilen ve sayıları 44 kadar olan İslam mübelliği dâhil değildir. Kezâ,  Benû Kurayza ile yapılan harpte esir düşen düşman askerlerine savaştan sonra kendi seçtikleri bir hakem tarafından Tevrat hükümlerine göre (Tesniye, XX/13-14) verilen hüküm neticesi tatbik edilen ölüm cezası dolayısıyla hâsıl olan düşman zayiatı hariç tutulmuştur. (Ayrıntı için bakınız. Muhammed Hamidullah, Hazreti Peygamberin Savaşları, Yağmur Yayınları, 4.bs., İstanbul, 1991, s. 21-22).

Başka din mensuplarının camilerimizde ayin yapmaları caiz mi?

Siyer kaynakları, Peygamberimizle görüşmeye gelen altmış kişilik Necran Hristiyanlarının Peygamberimizin mescidinde ibadet yaptıklarını kaydetmişlerdir. Muhammed Hamidullah, İbn Hişam’dan yaptığı alıntıyla bu olayı şöyle nakletmiştir:

“Necrânlı Hristiyanlar, Midras’larının (okul ve mahkeme) başkanı ve piskoposları durumundaki Ebû Hârise İbn Alkame, onun naibi Abdu’l-Mesîh ve kervan başkanı el-Eylem’in idaresinde altmış kişilik bir heyeti Medine’ye gönderdiler. Kaynağımız bu konuda birçok ayrıntılı bilgi verir: Onların giysileri ve develeri Medinelileri çok etkilemişti; öğleden sonra geç saatlerde, Mescid-i Nebevî’de Muhammed (a.s.)’ın huzuruna çıktılar. Daha sonra kendilerine has ibâdetlerini yerine getirmek istediler; bu amaçla Resûlullah (a.s.) dışarı çıkıp Mescid’i onlara bıraktı: “İbâdetleri sırasında doğuya yöneldiler.” (Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, c: 1, s: 619-620, 1022. paragraf)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ibadet için mescidini onlara terk ettiğine göre bunda herhangi bir sakınca olmadığı anlaşılmaktadır.

Nebîmizin doğum ve vefat tarihlerini net olarak nedir?

Nebîmizin vefat tarihinin miladi 632 olduğu konusunda ihtilaf yoktur. Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde, Muhammed HAMİDULLAH’ın, Nebîmizin doğum tarihini 17 Haziran 569 Pazartesi olarak tespit ettiği yazılıdır. (Bkz: Mustafa Fayda, “Muhammed-Hayatı”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2005, c: 30; s. 409)