Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: Kur’an’ın Arapça olması

Kur’an’da bazı ayetlerde niçin “Arapça Kur’an” vurgusu yapılıyor?

Sorunuz kur’an kelimesinin Kur’an-ı Kerim’de hangi anlamlarda kullanıldığı ile alakalıdır. Kur’an kelimesi pek çok ayette, Rabbimizin gönderdiği kitabın bir “özelliği” olarak kullanılmaktadır. Bunlardan biri şöyledir:

الر تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ  إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

“Elif! Lâm! Râ! Bunlar her şeyi açıkça ortaya koyan Kitap’ın ayetleridir. Belki aklınızı kullanırsınız diye biz bunu Arapça kur’anlar şeklinde indirdik.” (Yusuf, 12/1-2)

Yukarıdaki ayetlerde kitap ve kur’an kelimeleri ayrı ayrı kullanılmaktadır. İlk ayette “Kitabın ayetleri” denildiği halde ikinci ayette “Arapça kur’an şeklinde” ifadesi kullanılarak kur’an olmasının kitabın bir vasfı olduğu ortaya konmuştur. Bir diğer ayet şöyledir:

وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا وَصَرَّفْنَا فِيهِ مِنَ الْوَعِيدِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ أَوْ يُحْدِثُ لَهُمْ ذِكْرًا

“Böylece onu Arapça kur’ânlar olarak indirdik. Belki çekinirler ya da bilgi edinirler diye tehditleri onun içine, değişik şekillerde yerleştirdik.” (Tâhâ, 20/113)

“Onu indirdik” denilerek Kur’an’dan bahsedilmesi ve “Arapça kur’an olarak” ifadesinin kullanılması yine kitabın bu özelliğinden bahsedildiğini göstermektedir. Aşağıdaki ayetlerde ise Arapça kur’an olma özelliği bu kez kitabın özel ismi olan Kur’an ifadesi de kullanılarak belirtilmektedir:

وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ فِي هَذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ لَّعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ  قُرآنًا عَرَبِيًّا غَيْرَ ذِي عِوَجٍ لَّعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

“Biz bu Kur’an’da insanlar için her konuyu örnekledik ki akıllarını başlarına toplasınlar. (Örnekleri) Yanıltıcı olmayan ve Arapça kur’an’lar halinde verdik ki kendilerini koruyabilsinler.” (Zümer, 39/27-28)

Burada da kur’an kelimesi Rasulullah’a indirilen kitabın özel ismi olarak kullanıldığı halde, o kitabın bir özelliği olarak ikinci kez geçmektedir. Kısacası kur’an, kitabımızın adı olmanın yanı sıra en önemli özelliklerinden biridir.

Kur’an’ın kur’an olması, hatta Arapça kur’an olması kelimenin kök anlamı olan bir araya getirme, kümeleştirme anlamları ile ilgilidir. Rabbimiz kur’an kelimesinin “toplanma, bir araya gelme, kümelenme” anlamını, yarattığı ayetlerle ilgili olarak da kullanmış, böylece kelimenin kök anlamını bizlere göstermiştir:

أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا

“Namazı, güneşin zevalinden (batı tarafına yönelmesinden) gecenin karanlığının bastırmasına kadar, bir de kızıl (şafak) ışıklarının kümeleştiği (toplaştığı) sırada kıl. Kızıl ışıklardaki kümeleşme gözle görülür.” (İsrâ, 17/78)

Kur’an’ın “kur’an” olması ya da “Arapça kur’an’lar” oluşturacak şekilde düzenlenmiş olması, Kur’an’ı anlama ve ondan çözüm üretme (hikmet) metodu ile ilgili bir konudur. Rabbimiz ayetlerini birbirleriyle anlam kümeleri (kur’an) oluşturacak şekilde dizayn etmiş, bu kümeleri oluşturmanın yöntemini de bizlere bildirmiştir. Çalışılan konuyla ilgili oluşturulan ayet kümeleri (kur’an) ne kadar çok ayetten oluşursa konuyla ilgili o kadar detaya ulaşmak mümkün olur. Nitekim yine Kitab’ın bu özelliğini bildiren bir ayette kur’an olma özelliğinin Kitab’ın açıklanması ile ilgili olduğu belirtilir:

كِتَابٌ فُصِّلَتْ آيَاتُهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

“Bu bir kitaptır ki ayetleri, bilenler topluluğu için Arapça kur’ânlar (kümeler) halinde açıklanmıştır.” (Fussilet, 41/3)

KAYNAK: Erdem Uygan, Kur’an (Kur’an’ın Öğrettiği Kavramlar), Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017.

Kitaba aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

www.suleymaniyevakfi.com/kuranin-ogrettigi-kavramlar

Kur’an’ın Arap diliyle inmiş olması evrenselliğine engel teşkil eder mi?

İnsanlara ulaştırılması amacıyla Melek Cebrail vasıtasıyla Kur’an’ın indirildiği ilk muhatap Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellemin kendisi ve vahyin ilk muhatapları Arap olduğu için Kur’an da Arapça olarak indirilmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki onlara açık açık anlatsın…” (İbrahim, 14/4)

Vahyin ilk muhatabı olan Araplara Arapça olarak hitap edilmesinden daha tabii bir şey beklenemez. Fakat bu, Kur’an’ın evrensel olma özelliğine engel teşkil etmez. Kaldı ki Kur’an’ın birçok ayetinde herkes için geçerli olacak “Ey insanlar!” ve “Ey iman edenler!” çağrısı yapılmakla birlikte hiçbir ayette “Ey Araplar!” çağrısı yoktur.

Ayrıca aşağıdaki ayetler Nebîmizin tüm insanlara elçi olarak gönderildiğini, dolayısıyla onun mesajının da evrensel olduğunu gayet açık bir şekilde göstermektedir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“(Ey Resûlüm!) Biz seni bütün insanlara müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar.” (Sebe, 34/28)

“De ki: Ey insanlar! Ben Allah’ın size, hepinize gönderdiği elçiyim. Göklerin ve yerin hâkimiyeti onun elindedir. Ondan başka ilah yoktur…” (A’râf, 7/158)

Bu Kur’an bana vahyedildi ki sizi ve ulaştığı herkesi onunla uyarayım.” (En’âm, 6/19)

Bütün âlemi uyarmak üzere kuluna Furkân’ı indiren (Allah) ne yücedir! (Furkân, 25/1-2)

 

KAYNAK: Yahya Şenol, “Bize Soruyorlar”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Ocak-Mart 2016, Sayı: 12, s: 99.