Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: Kur’an’ı açıklamada usul

Kur’ân’ın anlaşılmasında Arapça sözlüklere ne kadar güvenilir?

Kur’ân’ın açık bir kitap olması, açıklamayı Allah’ın yapması anlamındadır. Bize düşen ise açıklamaları tespit etme gayreti göstermektir. Bunu belli bir usul çerçevesinde yapmamız gerekir. Bu usule dair Kur’ân’da detaylı açıklamalar olduğunu görüyoruz.

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/kurani-aciklamada-usul.html

Muhkem ve müteşabih ayetleri mesânî prensibine göre anlam kümeleri oluşturacak şekilde bir araya getirmek bu usulün ana prensibini oluşturuyor. Ancak irtibat kurarken çeşitli kriterleri de dikkate almamızı bizzat Kur’ân emrediyor. İşte bunlardan biri de Arap dilidir.

Bir meselede çözüme gitmenin, yani o meseleyle ilgili anlam kümesini oluşturmanın yolu, anlam ve lafızda irtibat kurmayla olur. Lafız boyutuyla ilgilenirken o lafza Kur’ân’ın verdiği anlamların önemi çok büyüktür. Bu aşamada sözlükler de kullanılır. Ancak sözlükler salt delil olamaz. Sözlükler, insanların oluşturdukları ıstılahları ve belli bir görüşü ön plana çıkarma gayreti içinde de olabilir. Bu yönüyle sözlük alıntıları kontrol dâhilinde olmalı ve lafızlara anlam verirken Kur’ân’ın bütünlüğü dikkate alınmalıdır. Mesela

ما بال الحائض تقضي الصوم ولا تقضي الصَلاة ؟ فَقَالَتْ: أحَرُورِيَّةٌ أنْتِ؟ قلت لست بحرورية ولكني أسأل. قالت كان يصيـبنا ذلك فَنُؤْمَرُ بقَضَاءِ الصَّوْمِ وَلا نُؤمَرُ بِقَضَاءِ الصَّلاةِ.

hadisinde geçen “kaza” kelimesine, bir ibadeti vaktinden sonra yerine getirme anlamı veren sözlükler vardır. Hâlbuki kelimenin doğru anlamı, bir ibadeti vaktinde ve tam yapmaktır.

Dr. Fatih Orum

Herkes Kur’an’ı okuyup anlayabilir mi?

Kur’an okuyan herkes onu anlar. Fakat bu herkesin bilgisi, görgüsü, kültürü ve kapasitesi ile sınırlıdır. Bir çiftçi veya bir çoban da Kur’an’ı anlayabilir; bir doktor, bir fizikçi bir mühendis de. Ama bunların anlayabilecekleri birbirinden farklı olacaktır.
 
Kur’an’ı anlamak başka, ondan hüküm çıkarmak başkadır. Her müslüman Kur’an’ı anlamakla mükelleftir fakat Kur’an’dan hüküm çıkarmakla mükellef değildir. Bu, âlimlerin işidir. Âlimler de kendi kafalarına göre değil belli metotlara göre Kur’an’ı tefsir eder, ondan hüküm çıkarmaya çalışırlar.
 
Kur’an’ı açıklamada Kur’an’ın gösterdiği metotlar vardır. Bu metodun bir uzmanlar ekibi tarafından uygulanması gerekir. Bu ekibi oluşturanlar Kur’an’ın açıklamalarına ulaşabilirler. Bu metodu görmek için sitemizde yayımlanan bir çalışmaya aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:   
 
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/kurani-aciklamada-usul.html

Kur’an’ı anlayan herkes niçin ondan hüküm çıkaramasın ki?

Kur’an okuyan herkes onu anlar. Fakat bu herkesin bilgisi, görgüsü, kültürü ve kapasitesi ile sınırlıdır. Bir çiftçi veya bir çoban da Kur’an’ı anlayabilir; bir doktor, bir fizikçi bir mühendis de. Ama bunların anlayabilecekleri birbirinden farklı olacaktır.

Kur’an’ı anlamak başka, ondan hüküm çıkarmak başkadır. Her müslüman Kur’an’ı anlamakla mükelleftir fakat Kur’an’dan hüküm çıkarmakla mükellef değildir. Bu, âlimler topluluğunun işidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Bu, bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okuyuş olarak açıklanmış bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3)

Kavim; erkekler topluluğu demektir ama Kur’ân genelinde erkek ve kadınlardan oluşan toplum anlamında kullanılmıştır (Bkz: Ragıb el-İsfahânî, Müfredât, قوم mad). Kur’ân’ın Arapça olması, bunların içinde Arap dilini iyi bilenlerin olmasını gerektirir. Al-i İmran 7. âyette belirtildiği gibi bunlar sıradan uzmanlar değil; “er-râsihûne fi’l-ilm” yani ilimde derinleşmiş, sağlam bir yer edinmiş ve bazı kesin sonuçlara ulaşmış kimselerdir. İşte Kur’ân’ın içinde var olan açıklamalara, böyle bir topluluk ulaşabilir. Bu, toprağın içinde var olan madenlere ulaşmak gibi bir şeydir.

Kur’an’ın açıklamalarına ulaşmada Kur’an’ın gösterdiği yöntem vardır. Onu görmek için sitemizde yayımlanan bir çalışmaya aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/kurani-aciklamada-usul.html