Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: Kaza Namazı

Kaza namazı var mıdır?

Peygamber efendimizin uygulamasında bu iki durumun dışında, bir de hendek savaşında düşmanın fırsat vermemesi sebebiyle namazın kazaya kalması vardır. Hanbeli mezhebi bu üç durum dışında kazayı kabul etmez. Deliller bu mezhebi desteklemektedir. Şafiî, Malikî ve Hanefî mezhepleri ise yukarıdaki olaylara kıyasla vaktinde kılınamayan her namazın kaza edileceği görüşüne varmışlardır.

İşçilerimiz namazlarını kazaya bıraksalar olmaz mı?

Namaz Allah’ın kesin emri ve Müslümanların temel dini görevlerindendir. Her Müslümanın onu zamanında ve şartlarına uygun olarak güzelce kılması gerekir. Farz bir namaz, işin aksaması gerekçe gösterilerek kazaya bırakılamaz. Cephede savaşan Müslüman askerler, çatışma zamanına denk gelse dahi namazlarını kazaya bırakamazlar. Bu durumda nöbetleşe namaz kılarlar. Sizin işçileriniz de işi aksatmayacak şekilde nöbetleşe namaz kılabilirler. Önce bir grup gider, namaz kılar gelir, sonra ikinci grup gider kılar. Bu şekilde bir düzenleme yapılırsa sıkıntı olmaz.

Ayrıca Kur’an ve sünnette namazın kazasının söz konusu olmadığını bir kez daha hatırlatmakta fayda vardır. Sadece “uyuyan” ve “unutan” kimseler, uyandıklarında/hatırladıklarında namazlarını vakitleri dışında kılabilirler. Bu, onlar için bir kaza değil; edâ olur. Bunun dışında kalan kimselerin gerek keyfi olarak gerekse gevşeklikten, tembellikten ve çalışmaktan dolayı namazları vakit dışında kılmaları diye bir şey söz konusu değildir.

Cevabın yayımlandığı yer için bkz: Yahya Şenol-Enes Alimoğlu, İnsanlık Tarihi Boyunca O Namaz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2016, s. 153-154.

Kılamadığım namazlarımı işten gelince akşam kılarsam olur mu?

Namaz Allah’ın kesin emri ve müslümanların temel dini görevlerindendir. Her müslümanın onu zamanında ve şartlarına uygun olarak güzelce kılması gerekir. Farz bir namaz, işin aksaması sebebiyle kazaya bırakılamaz. Cephede savaşan müslüman askerler, çatışma zamanına denk gelse dahi namazlarını kazaya bırakamazlar. Çünkü Kur’an ve sünnette namazın kazası diye bir şey yoktur. Sadece uyuyan, bayılan ve unutan kimseler uyandığında / ayıldığında / hatırladığında namazlarını vakitleri dışında kılabilirler. Bu, onlar için bir kaza değil; eda olur. Bunun dışında kalan kimselerin gerek keyfi olarak gerekse gevşeklikten, tembellikten dolayı namazları vakit dışında kılmaları diye bir şey söz konusu değildir.

İş yerinde namaz kılmak için ne gerekiyorsa onu yapın; sadece farzı kılın, yeter. Namaz kıldığınız takdirde işinizi kaybetmekten korkuyorsanız Bakara suresinin 239. ayetine göre yürüyerek veya oturarak da kılabilirsiniz. Ama hiçbir halde kazaya bırakamazsınız.

Oruç ibadetinde kaza varsa namaz ibadetinde niçin olmasın?

Allah Teâlâ Kur’an’da hasta ve yolcular için Ramazan orucunu tutmama ruhsatı vermiş, ancak tutmalarının kendileri için daha hayırlı olacağını da haber vermiştir. (Bakara, 2/184)

Namaz ve oruç ibadeti birbirine kıyaslanabilecek benzer özellikler taşımamaktadır. Çünkü namaz emri ne hastalık ne yolculuk ne savaş ne de bir başka mazeret durumunda düşmemektedir. Orucun kazası kasten terk edildiğinde değil, hastalık ve yolculuk sebebiyle ruhsata binaen tutulmadığında söz konusudur. Kasten terk edilen,  ruhsata binaen terk edilene kıyaslanamaz.

Ayrıca fıkıhta “ibadetlerde kıyas olmaz” kuralı geçerlidir. Bir yandan ibadetlerde kıyasın cari olmadığını söyleyip diğer yandan namazı oruca kıyas ederek bir hüküm koymak bir çelişkidir.

Namazını bilerek terkedenlere kaza namazı farz değil mi?

Uyuyakalanların ve unutanların vakti çıkmış dahi olsa namazlarını uyandıklarında ve hatırladıklarında kılmalarına dair emir Kur’an’ın gereğidir. Çünkü unuttuklarımızdan ve hatalarımızdan Allah bizleri sorumlu tutmayacaktır. (Bakara, 2/286) Bu haller, kulun gücünün yetmeyeceği hallerdir. Allah kullarını güçlerinin yetmediği şeyden sorumlu tutmaz.

Vakitle mukayyet olduğu Kuran’la sabit olan namaz, (“Namaz inananlara vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” Nisa, 4/103) bu belirli vakitler dışında kılınamaz. Bu sebeple Allah Teâlâ, yolculukta bir düşmanla karşılaşan Müslümanların, namazlarını bir rekâta indirebileceklerini Nisa 102. âyette bildirdikten sonra Nisa 103’te bunun sebebi olarak yukarıdaki hükmü zikretmiştir. Kuran’da belirtilen ve Resulullahın sözleriyle teyit edilen mazeret durumları istisna edilmiştir. İstisnai olan bir hüküm kıyası kabul edenlerin kıyas nazariyesine göre bir başka hükme “asıl” olamaz. Mazeret kapsamına girdikleri için vakit şartı düşürülen ve vakti dışında kılmalarına rağmen bu kişilerin mazeretlerinden dolayı sanki vaktinde eda etmiş gibi kabul edildiklerine dair bir hüküm namazı kasten terk edenler için nasıl evleviyetle geçerli olabilir? Bu kişiler vakti dışında kıldıklarında namazlarını kaza değil eda etmiş oluyorlar. Eda edenlerin durumu kaza için asıl olamaz.

Kaza namazı ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki programı izleyin: