Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: helal kazanç

Ziraat Bankasının verdiği nema karşılığı kredi almak uygun mudur?

Devlet, borcunun tamamını ödeyemeyince bir kısmını, bir banka aracılığı ile ödemek istediğini ilan etmiş bulunuyor.

Örnek vermek gerekirse: 1000 YTL(1 Milyar) nema alacağınız var. Devlet diyor ki: “Bu parayı şimdi ödeyemeyeceğiz. İsterseniz filan bankaya gidin 1000 YTL yerine 800 YTL alın. İsterseniz bekleyin, daha sonra size 1000 YTL verelim.”

İlgili banka, mevzuatı gereği size 1000 YTL tutarında kredi açıyor ve ona karşılık 800 YTL ödüyor. Ancak bu 1000 YTL sizin değil, devletin bankaya borcu oluyor. Siz bankaya borçlanmıyor, devletteki alacağınızdan indirim yapıyorsunuz. Süresi gelmiş bir alacaktan indirim yapmak caiz olduğundan siz de böyle bir işlemi yapabilirsiniz.

Bunun faizle ilgisi yoktur.

Kazancımızın helal olması için özellikle nelere dikkat edelim?

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, günaha girerek, bile bile yemek için mallarınızla yetkililere ulaşmayın.” (Bakara, 2/188)

“Mümin­ler, mallarınızı aranızda batıl yolla değil, karşılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin. Kendinizi öldürmeyin; Allah size karşı çok merhametlidir.

Kim bunu, sınırı aşarak ve yanlışa saparak yaparsa onu bir ateşe sokarız. Bu, Allah’a kolaydır.

Size konan yasakların büyüklerinden kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.

Allah’ın birinizi diğerine üstün kıldığı şeylere imrenmeyin. Erkeklere ait olan, onların kazandıklarından bir paydır. Kadınlara ait olan da onların kazandıklarından bir paydır. Siz Allah katında üstün olanı isteyin. Çünkü Allah her şeyi bilir.” (Nisâ, 4/29-32)

Alım satım, karşılıklı rıza ile yapılacağı için tarafların dürüst olması ve karşı tarafa yanlış beyanda bulunmaması gerekir. Müşterinin bilgisizliğinden ya­rar­lanarak piyasa fiyatının üstünde fiyat uygulamak ya da satıcının bilgisizliğinden yararlanarak malı piyasa fiyatının altında almak caiz olmaz. Buna gabn denir. Karşı taraf bilerek böyle bir farka razı olmuşsa yapılacak bir şey yoktur. Ama bu fark, taraflardan birinin diğerini aldatması suretiyle doğmuşsa bundan elde edilen kazanç helal olmaz.

Allah’ın Elçisi piyasa­nın serbestçe oluşmasını engelleyen şeyleri yasaklamıştır. Bunlar; malları yolda karşılayıp pazara ulaşmadan alma, ihtikâr, mev­cut ol­mayan malları sa­tma, malı teslim almadan satma ve müşteri kızıştırmadır.

Allah’ın Elçisi, ona dua ve selâm olsun şöyle demiştir:

“Malları yolda karşılamayın da pa­zara kadar ulaşsın.”

Çünkü pazara ulaş­mayan mal, bilgisizlikten ucuza satılabilir. Bir başka hadiste, malını yolda satan satı­cının, pazara gel­diğinde fiyatı yüksek bulması ha­linde satıştan cayabileceği bildirilmiştir. (el-Bedâi’, c.V, s.232. Bu konudaki hadisler için bkz. Ebû Cafer et-Tahâvî, Şerhu Maanî’l-Âsâr, M. Zihnî en-Neccâr’ın tahkikiyle, Beyrut, 1407/1987, c.IV, s.7 vd.)

Allah’ın Elçisi ihtikârı da yasaklamış ve şöyle demiştir:

“Dışardan mal getiren kazançlı olur, ihtikâr yapan da lânete uğ­rar.” (İbn Mâce, Ticârât, 6; Dârimî, Büyû’, 12.)

Onun bir sözü de şöyledir:

“İhtikâr yapan suçlu­dur.”  (Müslim, Müsâkât, 130)

İhtikâr, sözlükte zulüm ve haksızlık anlamına gelir. Terim olarak farklı tanımları vardır. Hanefî mezhebinden Ebû Yusuf’a göre ihtikâr, “Satın aldığı bir malı, halkın çok ihtiyaç duymasına rağmen satmamaktır. Böyle bir kişiye, kendine ve ailesine yetecek miktardan fazlasını satması emredilir. Satmaz da ihtikârda direnirse yetkili mahkemeye çıkarılır. Hâkim ona nasihat eder ve onu tehdit eder, ikinci kez hâkimin huzuruna çıkarılınca böyle yapmaması için onu hapseder ve tazirde bulunur. Ama hâkim o malı, ne zorla satabilir ne de narh koyabilir. (el-Bedâi’, c: 5, s: 129 ve 232)

Müşteri kızıştırmak da caiz değildir. Peygamberimiz, mal almaya niyetli olmayan birinin, müşteri gibi davranarak malı övmesini ve diğer müşterileri heyecana getirip fiyatın artmasına yol açmasını yasaklamıştır. (Bkz: el-Bedâi’, c: 5, s: 232)

Satıcı, ölçüye ve tartıya çok dikkat etmelidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Küçük eksiltmeyle ölçüp tartanların çekeceği var.

İnsanlardan alırken ölçünün tam olmasını isterler,

Kendileri ölçerken veya tartarken onları zarara sokarlar.

Bunlar yeniden diriltileceklerini hiç hesaba katmazlar mı?

O muazzam günü?

Her insanın varlıkların sahibi için kalkacağı günü.” (Mutaffifîn 83/1-6)

Daha geniş bilgi için sitemizde de bulunan TİCARET VE FAİZ adlı kitabı okumanızı tavsiye ederiz.

Bir Müslüman internet cafe işletebilir mi?

İnsanlar vakit harcasın, porno sitelere girsin, karşı cinsle müstehcen konuşmalar yapsın diye internet cafe açılamaz. Fakat gençleri başıboş dolanmaktan, kahve köşelerinden çekip çıkarmak ve hiç olmazsa hayırlı bir işe yönlendiririz düşüncesi ve niyeti ile olursa bu mazur görülebilir. Bunda da fevkalade dikkatli olmak zorundadır. Ahlaksız sitelere, kumar sitelerine girilmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

Bize göre chat de engellenmelidir. Zira chat insanlarda tedavi edilemez psikolojik hastalıklara, ahlaksızlıklara, isimleri gizleyerek yalancılığa, karşı cinslerle yapılan müstehcen konuşmalarla cinsel ahlaksızlıklara ve ailelerin dağılmasına vs. yol açmaktadır. Bir müslüman, bu tür tuzaklara düşmemelidir.

Boş zamanları değerlendirmek hususunda insanların çoğunun aldanmakta olduğunu bildiriyor peygamberimiz. Buna göre müslüman bir birey, boş zamanlarını faydalı şeylerle değerlendirmelidir. Chat yapmak sureti ile boş zamanları faydasız şeylerle heba etmek de müslümana yakışacak işlerden değildir. Dolayısıyla böyle faydasız işlere vesile olmak da mazur görülecek bir iş değildir.