Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: haram ve çeşitleri

Banka hesaplarında istenmeden oluşan faiz fakirlere verilebilir mi?

Faiz parasından hiçbir şekilde istifade edilmesi caiz değildir. Bunun ihtiyacı olanlara verilmesi uygun olur. Çünkü o para, sahibi bilinmeyen mal hükmünde olur. Zira banka o parayı geri alamaz. Faiz de haramdır, tek yol onu muhtaçlara vermektir.

İslam hukukunda haramlar ikiye ayrılır.

Birine haram li aynihî denir ki bu, “kendi yapısında haramlık olan şey” demektir. Domuz eti, şarap ve ölü hayvan eti böyledir. Bir Müslüman bunları tüketemeyeceği gibi bir başkasına da veremez.

Diğerine haram li gayrihî denir ki bu da “kendisinde haramlık olmayan; ama kazanma şekli haram olan şey” demektir. Faizden kazanılan para böyledir. O para ile, alın teri silinerek kazanılan para arasındaki tek fark; onu kazanma şeklidir. Bu da sadece kazanan kişiyi ilgilendirir.

Haram nedir, çeşitleri nelerdir?

Bakara sûresinin 278. ayeti, tahakkuk eden faizin alınmamasını emreder. Ancak halihazırdaki bankalar alınmayan faizleri kendi hesaplarına iade edemezler. Onları ayrı bir hesapta biriktirerek başka yerlere aktarırlar. Bu sebeple banka faizleri, sahibi bilinmeyen mal hükmüne girer. Bu durumda o paranın bankadan alınıp maddi açıdan zor durumda olanlara verilmesi caiz olur. Verirken de bunun faiz parası olduğunu söylemek gerekmez. Çünkü alan kişi, onun faiz parası olduğunu bilirse bundan rahatsızlık duyabilir. Ayrıca bu parayı veren kişinin faiz aldığının bilinmesi de iyi olmaz. Zira günahları açıklamak değil; örtmek gerekir.

KAYNAK: Yahya Şenol, “Bize Soruyorlar”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Nisan-Haziran 2016, Sayı: 13, s. 105.

Faizden elde edilen kazançla pişen yemekleri yemek caiz mi?

Haramlık ya bir şeyin yapısında ya da elde etme şeklinde olur. İçki ve domuz eti gibi yapısında ise ona haram li aynihi denir ve bu her Müslümana haram olur. Ama faiz, hırsızlık ve gasp gibi elde etme şeklinden dolayı haram ise ona da haram li gayrihi denir ve bu sadece o işi yapana haram olur. Öyle olmasa, herkes kendine verilen para veya malın kaynağını sormak zorunda olur ki, bunu hiç kimse yapamaz.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/haram-nedir-cesitleri-nelerdir.html

Hırsızlık veya gasp yoluyla elde edildiğini bildiğimiz malı kabul etmek caiz olmaz. Bu, o malın bize haram olmasından dolayı değil, hırsızlık veya gasp fiilini onaylamış olmaktan dolayıdır.

Faiz geliri, bir akitle elde edilir, dolayısıyla hırsızlık veya gasp yoluyla elde edilmiş maldan farklıdır. Böylelerine ilgili ayetler okunur ve uyarı yapılır. Onun malından yenmesi, onu onaylama anlamına gelmeyecek ya da daha hayırlı bir maksada hizmet edecekse yenebilir.

Haram nedir, çeşitleri nelerdir?

Haram, yapılması dinî bakımdan yasaklanan herhangi bir şeydir. İçki içmek, kumar oynamak, zina yapmak, başkasının malını haksız yere yemek gibi.

Haram olan şeylere muharremât denir. Haramı işlemeyenler se­vap, işleyenler de günah kazanırlar. Bazı durumlarda bunun dün­yevi cezası da vardır. Örneğin zina edene 100 değnek vurulur, hırsızın eli kesilir.

Haramlar liaynihî haram, ligayrihî haram kısımlarına ayrıldığı gibi haram-ı kat’î ve haram-ı zannî kısımlarına da ayrılırlar.

Liaynihî haram, yapısında bulunan bir kötülük ve zarardan do­layı yasaklanmış olan şeye denir. Ölü hayvan eti yemek, şarap içmek, kumar oynamak, zina etmek, hırsızlık yapmak ve haksız yere adam öldürmek gibi.

Bunları hiçbir mükellef işleyemez. Bu yolla hiçbir hukukî sonuç elde edilemez. Bir sözleşmeye konu olmuşlarsa sözleşme geçersiz sa­yılır. Ölü hayvan etinin ve şarabın alım satımı yapılamaz. Kumar ve hırsızlık yoluyla elde edilen mallar mevcutsa aynen, yoksa bedelinin sahibine geri verilmesi gerekir. Zina ile ne nesep ne de miras sabit olur. Zaruri durumlarda liaynihî haram kapsamına giren şeylerden bir kısmı yapılabilir. Açlıktan helak olacağından korkanlar ölü hayvan etini yiyebilirler. Boğazına tıkanmış bir şeyi gidermek için içecek başka bir şey bulamayanlar şarap içerek onu giderebilirler. Ancak bunlar, zaruret miktarıyla sınırlı olarak yapılabilirler.

Ligayrihî haram, yapısında haramlık bulunmayan; fakat başka bir sebepten dolayı haram olan şeye denir. Başkasının malını haksız yere yemek ve Cuma namazı vaktinde ezan okunurken alışveriş yapmak gibi. Başkasına ait olan bir elmayı yememizin haram olması o elmanın yapısından değil, elma sahibinin onu yememiz için bize izin vermemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Cuma vaktinde ezan okunurken yapılan alışveriş, başka zamanlarda yapılan alışve­rişlerden farklı bir yapıya sahip olduğu için haram değildir. Haram olması, Allah Teâlâ’nın o saatte alım satımı yasaklamış olmasından dolayıdır.

Haram-ı kat’î, şer’î bir delilin açık ve kesin ifadesiyle sabit olan yani ya Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinin açık ifadesiyle ya da Peygambe­rimize ait olduğu kesin olarak sabit olmuş bir hadis-i şerifin açık ifa­desiyle belirlenmiş olan haram. İçki içmek, zina yapmak, anaya ba­baya asi olmak, kadınların aralarında ebedi evlenme yasağı olmayan erkekler karşısında mahrem yerlerini açmaları gibi. Haramın bu çe­şidini inkâr etmek kişinin dinden çıkıp kâfir olmasına sebep olur.

Haram-ı zannî, müçtehidlerce kat’î bir delile yakın derecede kuvvetli görülen zannî bir delil ile sabit olan haram. Haramın bu çe­şidi itikad yani inanma bakımından haram-ı kat’î gibi değildir. Dola­yısıyla bunu inkâr eden kâfir olmaz. Fakat amel yani işlenmemesi bakımından haram-ı kat’î gibidir. Haram-ı kat’îde mezhepler ara­sında hiçbir ihtilaf görülemez. Fakat haram-ı zannî mezheplerin ih­tilaf ettikleri sahaya girer. Bir mezhep herhangi bir şeyi bu sahaya soktuğu için haram saydığı halde diğer bir mezhep aynı şeyi helal sa­yabilir. Mesela Hanefî mezhebi kat’î bir delile yakın derecede kuv­vetli gördüğü zannî bir delile dayanarak balık şeklinde olmayan de­niz ürünlerinin yenmesini haram saymıştır. Fakat Malikî mezhebi ile Şafiî mezhebi konu ile ilgili ayet-i kerime ve hadis-i şerifin genel ifadesine bağlı kalarak bütün deniz ürünlerini helal saymışlardır. Böylece mesela karidesin yenmesi Hanefî mezhebinde haram olduğu halde Şafiî ve Malikî mezheplerinde helaldir. Fakat domuz etinin yenmesi ayet-i kerimenin açık ifadesiyle yasaklandığı için bu konuda hiçbir mezhebin farklı bir görüşü yoktur.