Tag: had cezaları
Nebîmiz zamanında bir erkek zina itirafında bulunmuştu. Allah’ın Elçisi sopa istedi. Kırık bir sopa getirildi. “Daha iyisi olsun” dedi. Yeni bir sopa getirildi, budakları yontulmamıştı. “Bundan hafif olsun” dedi. Düzgün, yumuşak bir sopa getirildi. Allah’ın Elçisi emretti, adama sopa vuruldu. Sonra şöyle dedi:
“Ey insanlar! Artık Allah’ın koyduğu sınırlardan kaçınmanızın zamanı geldi. Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün. Çünkü bize yüzünü gösterene Allah’ın Kitabını uygularız.” (Muvatta, Hudûd, 2/12.)
“Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün” yani tevbe etsin ve kendini düzeltsin. Tevbe, günahı bırakmaktır. Kendini düzeltmek de artık o günahı yapmamak anlamına gelir. Bir kimsenin hakkı üzerine geçmişse o hakkı iade etmeden kendini düzeltmiş olamaz.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/zina-eden-bir-muslumanin-kurana-gore-cezasi-nedir.html
Yukarıdaki husus, İslam hukukunun tam olarak uygulandığı bir dönem ile ilgilidir. Türkiye gibi İslam hukukunun uygulanmadığı yerlerde Allah’ın kitabını uygulayacak merci olmadığı için tevbe edip kendini düzeltmek, tek seçenek olarak kalmaktadır.
Had cezaları (Allah hakkı olarak yerine getirilmesi gereken, miktar ve keyfiyeti ayet ve hadislerle belirlenmiş cezaî müeyyideler) ile ilgili olarak sitemizde bulunan soru-cevapları aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/icki-icmenin-kuran-ve-sunnette-sabit-bir-cezasi-var-mi.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kurandaki-hadd-cezalarini%E2%80%8En-tarihselligi-savunulabilir-mi.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuranda-zina-cezasindan-baska-ceza-olmadigini-mi-soyluyorsunuz.html
İslam hukukunda cezalar kısas, had ve ta’zir olmak üzere üç ana grupta tanzim edilmiştir. Kur’an ve sahih sünnette belirlenmiş, kısas ve diyet dışındaki cezaî müeyyideleri ifade eden fıkıh terimine had denir. Ta’zir ise İslâm hukukunda had ve kısas cezaları dışında kalan ve içtihat ile belirlenen cezaları ifade eden bir terimdir.
Kur’an’a göre had cezaları şunlardır:
1- Zina edene 100 sopa (celde) vurulması,
2- İffetli bir kadına zina iftirasında bulunan kişiye seksen sopa vurulması ve ayrıca şahitliğinin kabul edilmemesi,
3- Hırsızın elinin kesilmesi,
4- Silâhlı gasp, yol kesme ve eşkıyalık gibi suçları işleyenlerin öldürülmesi, asılması, el ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya sürgün edilmesi.
“Kur’an ve Sünnette şarap içme ve sarhoşluk açıkça yasaklanmış olmakla birlikte şarap içen kimseye Hz. Peygamber döneminde sayı ve keyfiyet bakımından farklı celde cezalarının ve ilâve cezaların uygulanmış olması, (Buhârî, “Hudûd”, 4; Ebû Dâvûd, “Hudûd”. 35-36; Şevkânî, VII, 156-157) Hz. Ebû Bekir’in şarap içene kırk, Hz. Ömer’in ise sahabe ile yaptığı istişare sonunda seksen sopa vurdurması (Ebû Dâvûd, “Hudûd”, 37; Şevkânî, VII, 156-157) , bu cezanın ne ölçüde had cezası sayılacağıyla ilgili tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Hanefî, Mâliki ve Hanbelî fakihlerine göre şarap içene (sarhoşa) uygulanacak seksen celdenin tamamı had, Şâfiîler’e, Zâhirîler’e ve Zeydîler’e göre ise ilk kırk celde had, ikincisi ta’zîr grubunda yer alır.
Her iki taraf da şarap içene kırk veya seksen celde uygulanacağında sahabe icmaının bulunduğunu ileri sürse de Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn döneminde farklı uygulamalardan söz eden rivayetler göz önüne alındığında Resûl-i Ekrem’in tatbikatının bile ta’zîr grubunda değerlendirilmesi imkânı ortaya çıkar.” (Ali Bardakoğlu, “Had”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1996, c: 14, s: 548.)