Tag: gündüzün bölümleri
Sabah namazı vakti, sabahleyin güneşten yansıyan ışınların, doğu ufkunda yoğunlaşmasıyla yani bu bölgede gökle yerin çıplak gözle açık olarak görülecek şekilde ağarmasıyla başlayan ve güneşin doğmasına kadar süren vakittir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا
“Namazı, Güneşin batıya kaymasından gecenin kararmasına kadar; bir de fecirdeki yoğunlaşma sırasında kıl. Fecirdeki yoğunlaşma gözle görülür.” (İsrâ 17/78)
Fecirdeki yoğunlaşma, diye tercüme ettiğimiz قُرْآنَ الْفَجْرِ ibaresindeki قرآن (kur’ân) kelimesi Arapçada toplama ve toplanma anlamına gelir. İnsanların toplu halde yerleştikleri bölgelere aynı kökten karye = القَرْية denir (Mucemu Mekâyis’l-Luğa.). قَرَأتُ الشيء قرآنا sözü “bir şeyi topladım ve birini diğerine ekledim” demektir. “قرأت الكتاب قراءة وقرآنا = Kitabı okudum” sözü de aynı anlamdadır. Çünkü okuma, kelimeleri bir araya getirip birini diğerine ekleme ile olur. Allah, son kitabına Kur’an adını vermiştir, çünkü indirdiği bütün ayetler onda toplanmıştır.
Ayette geçen fecr = الْفَجْرِ , güneşten gelen ışınların, doğu ufkunda gök ile yeri ayırmaya başladığı zaman yani tan yerinin ağarma zamanı demektir.
Meşhûd (مشهود) kelimesi de şehâdet kökünden ism-i mef’ûldur. Şehadet, bir şeyi gözle görmek ve kavramak demektir. Tan yerini ağartan aydınlık, çıplak gözle net olarak görüldüğü için bu şekilde nitelendirilmiştir.
İşte sabah namazı bu vakitte kılınır. Bir başka ayette bu vakit, “Güneş doğmadan önceki vakit = قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ” (Taha 20/130) diye nitelendirilmiştir. Uzunluğunun kaç saat veya dakika olduğu önemli değildir.
Sizin ifade ettiğiniz anlamda bir ayet yoktur. “Namaz kıl = أَقِمِ الصَّلاَةَ ” diye başlayan aşağıdaki ayette gündüz iki vakitte, gece de üç vakitte namaz kılınması emredilmektedir. Ayet şöyledir:
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّـيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِين
“Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namazı kıl. İyilikler kötülükleri giderir, bu, bilenler için doğru bilgidir.” (Hûd 11/114)
Arapça’da taraf (طرف), sınır, uç , yan ve bir şeyin bölümü anlamlarına gelir . Bu ayet, gündüzün iki tarafında yani iki bölümünde namaz kılmayı emretmektedir.
ÖĞLE VE İKİNDİ NAMAZLARI
Gündüzün iki bölümü, öğle ve ikindi vakitleridir. Öğle vakti, güneşin tepe noktasını aşmasıyla başlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ
“Güneşin dülûku vaktinde o namazı kıl.” (İsra 17/78)
Güneşin dülûku, batıya kaymasıdır . Nebi sallallahu aleyhi ve sellem öğle namazını güneşin batıya kaydığı vakitte kılardı .
Güneş, doğduğu andan tepe noktasına gelinceye kadar bulunduğumuz yerin doğu tarafında olur; gölgeler ise batıya doğrudur. Tepe noktasına gelince gölge boyu en kısa seviyesine iner. Sonra güneş batıya, gölgeler doğuya kayar ve öğlen namazının ilk vakti girer. Bu vakitte ibadetle ilgili ikinci emir şudur:
فَسُبْحَانَ اللَّهِ …. حِينَ تُظْهِرُون
“… öğleye erdiğinizde Allah’a ibadet edin.” (Rum 30/ 17-18)
İkindi namazı, günün ikinci namazıdır. “Cebrail Beytullah’ın yanında Peygamberimize iki kere imamlık yapmış, birincisinde ikindiyi her şeyin gölgesi kendi boyu kadarken, ikincisinde her şeyin gölgesi kendisinin iki katı iken kıldırmıştı.”
Güneş, tepe noktasından batıya kaydıkça ısısı ve ışığı, giderek azalır ve nihayet batar. Güneş batınca gece başlayacağı için ikindiyi güneş batmadan kılmak gerekir. Bunu şu âyetten öğrenmekteyiz:
… وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ … َقَبْلَ الْغُرُوبِ
“… Güneş… batmadan önce her şeyi güzel yapan Rabbine ibadet et.” (Kaf 50/39)
Şu âyetin de ikindiyi gösterdiği söylenebilir:
فَسُبْحَانَ اللَّهِ … عَشِيًّا …
“…ışınlar azalınca Allah’a ibadet edin.” (Rum 30/ 17-18)
Öğlen vaktinin arkasından tan yerinin ağarmasına kadar ışınlar azaldığından عَشِيًّا aşiyyen; kelimesi Arapçada güneşin batıya kaymasından sabaha kadar devam eden vakti ifade eder.
GECE KILINAN NAMAZLAR
Gece, güneşin batmasıyla başlar. Allah Teâlâ oruçlu için; “sonra orucu geceye kadar tamamlayın ” buyurarak bunu bize öğretmiştir. Güneşin doğmasıyla birlikte gece sona erer.
Ayette geçen zülef (زلف) zülfe (زلفة)nin çoğuludur ve bir şeye yakınlık anlamındadır . “زُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ = gecenin zülfeleri” gecenin gündüze yakın en az üç zamanı demektir.
Akşam vaktinde, hem gecenin karanlığı, hem de gündüzden kalan aydınlık bulunur. Akşam ikiye ayrılır; biri güneşin batmasından batı ufkunda kızıllığın kaybolmasına kadar olan vakittir. Akşam namazı bu vakitte kılınır.
Yatsı vakti ise batı ufkunda kızıllığın kaybolmasından ufkun tamamen kararmasına kadar olan vakittir. “Namazı, Güneşin batıya kaymasından gecenin kararmasına kadar… kıl.” (İsrâ 17/78) ayetinde, gecenin kararması diye tercüme edilen (غسق الليل = ğasak’ul-leyl) yatsının bittiği vakti gösterir. Bu vakitte batı ufku tamamen kararır ve bu karanlık tan yerinin ağarmasına kadar sürer. Bu, normalde vitir namazının vaktidir; ama yatsı namazının kılınmasını caiz görenler de olmuştur. Fakat bu görüş bize göre doğru değildir.
Gecenin gündüze yakın üçüncü bölümü de sabahleyin gökle yerin birleştiği yere güneşten yansıyan ışınların yoğunlaşarak net bir şekilde görülmesiyle başladığı sabah namazı vaktidir. Böylece Zülef kelimesinin üç vakti gösterdiği netleşmiş gece kılınacak farz namazların üç vakit olduğu kesinleşmiş olur.
Namaz vakitleriyle ilgili geniş edinmek isteyenler aşağıdaki linkte bulunan “Kur’an’da Namaz Vakitleri” başlıklı yazımızı okuyabilirler: