Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: gelecekten haber vermek

İslam dinine göre büyü yapan ve yaptıranın günahı nedir?

Büyü, hedef kitlenin bilmediği yöntemlerle olağanüstü güce sahip olduğu izlenimini vererek insanları etkileyip çıkar sağlamaya yönelik söz ve uygulamalardır. Yalana dayandığı için büyü yoluyla hiçbir sonuç alınamaz. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Sihirbazlar ne yaparlarsa yapsınlar, hedefe ulaşamazlar.” (Tâhâ 20/69)

Büyücü, insanüstü güçlere sahip olduğu izlenimini vererek kendini tanrılaştırır. Nebimiz şöyle demiştir:

“Kim büyü yaparsa şirke düşer.” (Nesâî, Tahrîm, 19)

Gelecekten haber verdiğini söyleyen kişiler de vardır. Bunlarla ilgili olarak Nebimiz demiştir ki:

“Gelecekten haber veren kişiye giderek bir şey soran ve söylediğini doğru sayan kişinin kırk gün namazı kabul edilmez.” (Müslim, Selâm, 125, (2230))

Gelecekten haber verdiği iddia eden kişiye gidip bir şey soran ve onu tasdik edenlerin “namazlarının kabul olmaması” ile kast edilen, onların bu namazlardan herhangi bir sevap elde edemeyeceğidir. Yoksa bu namazlarını daha sonra tekrar kılmaları gerekmez.

Yıldızlama, yıldız falı nedir? Yıldızlamaya baktırmak dinimizde var mıdır?

Kısaca fal bakmak, falcılık yapmak olarak adlandırılabilecek olan bu gibi şeyleri dinimiz kesin olarak yasaklamıştır. Bu tür işlerle uğraşan insanlar geleceği bildiklerini iddia ederler. Eğlence maksadı ile bile olsa bundan uzak durmak gerekir.

Gaybı ne insan ne melek ne cin ne de Allah’ın Elçisi bilebilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“De ki, göklerde ve yerde, hiç kimse gaybı bilmez, onu sadece Allah bilir.” (Neml 27/65)

Şu ayetler, özellikle meleklerle ilgilidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Şurası bir gerçek ki, insanı yaratan biziz. Ona şahdamarından da yakın olduğumuzdan biz, içinin ona ne fısıldadığını biliriz.

Sağında ve solunda oturmuş iki kayıt memuru bulunur.

Bu sebeple ağzından çıkan her sözü kayıt için hazır bekleyen bir gözcü mutlaka vardır”. (Kaf 50/16–18)

Demek ki, Allah kişinin içini bildiği halde melekler ancak ağızdan çıkan sözü bilebilirler.

Cinlerin gaybı bilemeyecekleri ile ilgili olarak da şöyle buyurulur:

“… Rabbinin izniyle, yanında çalışacak cinleri Süleyman’ın emrine verdik. Onlardan hangisi buyruğumuzdan çıksa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

Süleyman’ın istediği her şeyi, yüksek binaları, heykelleri ve büyük havuzlara benzer çanakları ve taşınması güç kazanları yaparlardı. Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır dedik.

Süleyman’ın ölümüne karar verdiğimiz zaman, onun öldüğünü gösterecek bir işaret yoktu; yalnız bir güve böceği değneğini yiyordu. Ne zaman Süleyman yere yıkıldı, iyice ortaya çıktı ki eğer cinler gaybı bilselerdi, kendilerini küçük düşüren o azap içinde kalmazlardı.” (Sebe 34/12–14)

Peygamberler sadece Allah’ın ken­dilerine vahyettiği şeyleri bilirler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“De ki: “Ben size, Allah’ın ha­zineleri yanım­dadır, demiyorum. Gaybı da bilmem. Size, “işte ben bir meleğim.” de demiyorum. Ben bana vah­yolu­nandan başkasına uymam.” De ki: “Görenle görmeyen bir olur mu? Hiç zihninizi yormaz mısı­nız?” (En’am 6/50)

“De ki: “Eğer gaybı bilseydim, daha çok iyi­lik yapmak isterdim ve bana kötülük de gelmezdi. Ben, inanan kesim için bir uyarıcı ve bir müjdeciden başka bir şey değilim.” (Araf 7/188)