Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: fakir kime denir

Kur’an’da geçen “fakir” ile Türkçedeki “fakir” aynı anlama mı geliyor?

“F-k-r” kökünden gelen ve ihtiyaç duyulan şey anlamında “fakr” kelimesinin sıfat hali olan “fakir”, zengin kavramının zıddı olarak kullanılan bir kavramdır.[1] Fakir kelimesinin, Arapçada “omurga, bel kemiği” anlamlarına gelen “fakâr” kelimesinden türemiş olma ihtimali vardır ki bu durumda “omurgası, belkemiği kırılmış kimse” manasına gelmektedir. Omurgası kırık kimse gibi maddi bakımdan başkasına muhtaç olması sebebiyle işlerini yürütemeyen bütün zayıf kimseler için bu kelime kullanılmaktadır.[2]

Fakir kelimesi, hem tekil hem de çoğul haliyle Kur’an’da on üç ayette geçmektedir. Bu ayetlerin çoğunda fakir kavramı zengin kavramının zıddı olarak yer almaktadır. Kavram, Mekkî surelerde iki ayette[3] geçerken, çoğunlukla Medenî surelerde[4] geçmektedir. Özellikle yardımın söz konusu edildiği ayetler Medenî’dir ve bu ayetlerde belli vasıflara vurgu yapılarak fakir kavramına yeni bir anlam yüklendiği görülmektedir.

Bakara sûresinin 273. ayetinde şöyle buyrulur:

“(Yapacağınız hayırlar), kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir.”

Haşr sûresi 8. ayette ise: “(Allah’ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah’tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah’ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır” ifadeleri yer alır.

Neticede Kur’an’ın, bilinenden farklı ve yeni bir anlam yüklediği fakir kavramı şöyle tanımlanabilir:

Fakir; kendini Allah yoluna adayan –ve bu uğurda gerekirse hicret eden-, geçimini temin etmek için fırsatı olmayan ama ihtiyacını da bildirmeyen, görünüşte zengin zannedilen (fakirliği belli olmayan) kimsedir.

Cenâb-ı Hak Kur’an’da, zekâtın harcama kalemleri içinde, fakirleri ilk sırada sayarak bu sınıfa verdiği önemi göstermiştir. Bazı âlimlere göre, kazanma gücüne sahip olduğu halde ibadet için bir yere çekilen kimseye zekât verilmez. Ancak kendini tamamen yararlı ilim tahsiline veren kimseye zekât verilebilir.[5] Bu sebeple günümüzde ilim tahsil etmek, İslam’ı anlatmak gibi ulvî gayelerle meşgul olduğu için geçimini temin ile uğraşamayan kimselerin şahsî ihtiyaçlarının karşılanmasına öncelik verilmelidir. Yine bu fon, yurt içinde ve yurt dışında öğrenim yapmak isteyen öğrencilere burs vermekte kullanılabilir.[6]

KAYNAK: Beytullah Aktaş, Kur’an’a Göre Zekâtın Harcama Kalemleri (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi SBE, İstanbul, 2013, s. 62-69.

[1] İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “f-k-r” md., Dâru’l-Meârif, Kahire, t.y., c. V, s. 3444.

[2] İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “f-k-r” md., c. V, s. 3445; ez-Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, “f-k-r” md., Kuveyt, 2001, c. XIII, s. 337.

[3] Bkz. Fâtır, 35/15; Kasas, 28/24.

[4] Bkz. Bakara, 2/ 268; 271; 273; Âl-i İmrân, 3/ 181; Nisâ, 4/ 6; 135; Tevbe, 9/60; Hacc, 22/28; Nûr, 24/32; Muhammed, 47/38; Haşr, 59/8.

[5] Bkz. Ebu’l-Hasan Ali b. Süleyman b. Ahmed el-Merdâvî, el-İnsâf fî Ma’rifeti’r-Râcihi mine’l-Hilâf, I-XXXII, Hicr li’t-Tibâati ve’n-Neşri ve’t-Tevzîi’ ve’l-İ’lân, y.y., 1995, c. VII, s. 210; Kardâvî, Fıkhu’z-Zekât, s. 379.

[6] Kardâvî, Fıkhu’z-Zekât, s. 379.

Çocuğuma dayısı zekat verebilir mi?

Allah Teala zekât verilebilecek olan sınıfları şöyle sıralamıştır:

“Sadakalar (zekâtlar) sadece; fakirler, miskinler, bu işte çalışanlar ve kalpleri ısındırılanlar içindir. Bir de esirler, borçlular, Allah yolunda ve yolda kalanlar uğrunda harcanır. Bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah bilir, doğru karar verir.” (Tevbe, 9/60)

Ayette ilk sırada yer alan fakir; ihtiyacından fazla olarak nisap miktarı bir mala sahip olmayan kimsedir. Bu kimsenin temel ihtiyaçlardan olan evi, ev eşyası ve borcuna denk parası bulunsa da, yine fakir sayılır.

Nisap, şeriatın bir şey için koymuş olduğu belli bir ölçü ve miktar demektir. Bu miktar altın için 85 gram ve üzeridir. Bahsettiğiniz öğretmen eğer temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra (kira, aylık fatura ödemeleri, çocuklarının eğitim-okul masraflarını düştükten sonra) elinde bu miktar altın veya buna denk bir para ya da mal bulunmuyorsa onun kendisine de çocuklarına da dayıları zekât verebilir.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/zekat-fitre-yazili-fetvalar/dayi-yegenine-zekat-verebilir-mi.html