Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: aldatma

Vergi iadesi için parayla fiş alınır mı?

Vergi iadesi çalışan veya emeklinin bizzat kendisinin veya 18 yaşından küçük çocuklarının yaptıkları gerçek harcamaların karşılığıdır. Devlet yapılan bu harcamalardan kesilen vergileri belli oranlarda çalışan veya emekli vatandaşına geri ödemektedir. Fakat gerçek olmayan harcamaların devlete gerçekmiş gibi bildirilmesi doğru değildir. Devlet bu davranışı “sahtecilik” olarak nitelemiş ve bu işi yapanlar hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunarak 6 (altı) ay ile 3 (üç) yıla kadar hapis cezası öngörmüştür. Bir kişinin sahte beyanlarla hakkı olmadığı malı almaya çalışması dinimizce de caiz görülecek bir davranış değildir.

Malın menşeini değiştirmek caiz midir?

Çin’den alınan malın Malezya’ya götürülüp menşeinin değiştirilmesi, o malı satın alacak kişiyi aldatmaya yönelik bir davranıştır. Çünkü o mal bu işlemden sonra Türkiye’ye getirilip “Çin malı” olarak değil; “Malezya malı” olarak satışa sunulacaktır. Bunun caiz görülmesi mümkün değildir. Bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

“Kim bizi aldatırsa o bizden değildir.” (Müslim, İman 164, (102); Tirmizî, Büyû 74; Ebu Dâvud, Büyû, 52; İbnu Mâce, Ticarât, 36)

Ticarette doğruluk esastır. Ebû Saîd (r.a.)’den gelen bir rivayete göre Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur:

“Dürüst ve güvenilir tüccar; Peygamberler ve peygamberleri tasdik eden doğru kimseler ve şehîdlerle beraberdir.” (Tirmizi, Büyû’, 4)

Rifâa (r.a.)’ın babasından ve dedesinden naklettiğine göre; kendisi Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile birlikte namazgâha çıkmıştı. Resulullah bazı insanların alışveriş yaptıklarını gördü ve onlara: “Ey tüccarlar topluluğu!” diye seslendi Onlar da Resulullaha icabet ederek boyunlarını doğrultarak gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:

“Tüccarlar kıyamet gününde günahkâr ve rezil bir vaziyette diriltileceklerdir. Ancak kendini koruyup günahlardan sakınanlar, yemininde durup iyilik yapanlar ve doğru dürüst olanlar bunun dışındadır.” (Tirmizi, Büyû’, 4; İbn Mâce, Ticârât: 3; Ebu Davud, Büyû’, 1)