Blog
Bekâr olan erkek kardeş, ölen abisinin hanımı ile evlenebilir. Bunun dinen bir sakıncası yoktur.
Evlilikte tarafların rızası aranır. Bu, olmazsa olmaz bir şarttır. Yani kocası ölen kadın veya kayınbiraderi, böyle bir evlilik yapmak istemiyorlarsa kimse onları böyle bir evliliğe zorlayamaz. Bu konuda örfe/âdete/töreye itibar edilmez. Fakat hem erkek hem de kadın isterlerse evlenebilirler.
Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
Sirke elde edilirken üzüm veya elmanın önce mutlaka “şaraba” dönüşmesi şarttır. Aksi taktirde sirke olmaz. “Elma, kayısı, zerdali, erik, dut gibi meyvelerden de sirke elde edilir. Hangi meyveden olursa olsun, önce bu meyvenin şarabı elde edilir, daha sonra bu şarap sirke bakterileri tarafından aşılanarak sirkeye dönüştürülür.” (Sıdıka Bulduk, Gıda Teknolojisi, 5. Bs., Detay Yayınları, Ankara, 2009, s: 286-287.)
Sirkenin helal olduğu birçok hadisle de teyit edilmiştir. En meşhuru, şu hadistir:
Câbir radıyallahu anh’tan rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Sirke ne güzel katıktır!” (Müslim, Eşribe 164-169; Ebû Dâvûd, Et’ime 40; Tirmizî, Et’ime 35; Nesâî, Eymân 21.)
Haram olan bir şey, fermantasyon yoluyla helale dönüşebilir. Şaraptan dönüşen sirkeyi kullanmak helaldir. Bir şeyin aslının helal veya haram olması değil, son hali önemlidir. Önemli olan, ortaya çıkan yeni maddedir. Fıkıhta buna istihâle denir. İstihale, bir şeyin yapısının değişerek yeni/başka bir maddeye dönüşmesidir. Şarabın kendisi haram olsa da ondan dönüşen sirke helaldir. Aynı şey tersi için de geçerlidir. Üzüm suyu helaldir. Ama şaraba dönüşürse haram olur.
Dolayısıyla balsamik sirkenin üretilmesinde, kullanılmasında ve alım-satımının yapılmasında bir sakınca yoktur.
Sirke ve kimyasal değişimle ilgili daha geniş bilgi için aşağıdaki linklerde bulunan cevaplarımızı da okumanızı/izlemenizi tavsiye ederiz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/alkollu-ickiden-uretilen-sirke-helal-midir-haram-midir.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/sirkenin-icinde-bulunan-alkolun-hukmu-nedir.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kimyasal-degisim-hangi-durumda-harami-helal-yapmaz.html
Bir adam ölür, geride hanımı ve bir çocuğu kalırsa hanımı mirasın sekizde birini alır. Eğer ölenin anne ve babası gibi başka mirasçı da yoksa kalan sekizde yediyi çocuk alır.
Anne, çocuğun malından onun nafakasını karşılar. Eğer kendisinin ihtiyacı varsa yaptığı hizmetin karşılığı olarak aklın ve dinin gereklerine uygun olarak çocuğuna ait maldan o da yiyebilir.
Yetimlerin malları konusunda Allah, Müslümanları birçok ayette uyararak, onların mallarının “haksızca” yenmesini, mallarının “israf” edilmesini yasaklamaktadır. İlgili ayetlerden bir kaçı mealen şöyledir:
“Allah’ın sizin için geçim yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Yetimleri deneyin. Evlenme çağına erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.” (Nisâ 4/5-6)
Bir büyükbaş hayvanı en fazla yedi kişi kurban olarak kesebilir. Bunun delili aşağıdaki hadislerdir:
Câbir b. Abdillah’tan rivayet olunmuştur:
“Biz Resulullah sallallahu aleyhi ve selem zamanında temettu’ haccı yapar ve ortaklaşa yedi kişiye bir sığır ve (yine) yedi kişiye bir deve kurban ederdik.” (Müslim, Hac 353; Ebu Davud, Edâhî, 6-7; Tirmizî, Hac 66; Nesâî, Dahaya 16; Muvatta, Dahaya 9; İbn Mâce Edahî, 5; Ahmed b. Hanbel, 3/335, 5/409.)
Yine Câbir b. Abdillah’tan rivayet olunmuştur:
“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte telbiye getirerek hacc için yola çıktık. Resulullah, bize deve ile sığırda ortak olmamızı, içimizden her yedi kişinin bir deveye iştirak etmesini emir buyurdu.” (Müslim, Hac, 351)
Kurban, bir ibadet olduğu için bu konuda ayet veya hadis dışında bir delile dayanılarak hüküm çıkarılamaz.
Karısı öncelikle mirasın sekizde birini alır. Anne ve babası, miras bırakanın karısının terekenin sekizde birini almasından sonra kalanın altıda birerini, kız çocuk da kalanı (önce hissesini arta kalanı redd olarak) alır. Buna göre mal taksimi şöyle olur:
Miras 48 hisseye bölünür. Adamın karısı sekizde biri olan 6 hisseyi alır. Kalan 42 hisseden anne ve babası altıda bireri olan 7’şer hisse (ikisi 14) alır. Kız çocuk da kalanı alır. 6+ 7+7+28= 48
İlmihal kitaplarında anlatılan husus, hayvanlar için kusur sayılır. Sizin bahsettiğiniz husus ise “olumlu” özelliktir. Bu sebeple o hayvanları kurban etmekte bir sakınca yoktur.
Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız: